AKP rejiminin emek düşmanlığının yeni bir örneği  ‘havadan’ geldi. Zaten 12 Eylül ile birlikte ‘ismi var cismi yok’ hale gelen grevin zerresine bile tahammül edemiyor AKP’liler. Hava-İş sendikasının THY ile sürdürdüğü görüşmelerin grev aşamasına gelmesi üstüne, insana, “Bu da oldu” dedirten cüreti yine gösterdiler. TBMM İçişleri Komisyonu, cadde, sokaklarda araç park edilmesi ve korsan taksiciliğe ilişkin düzenlemeler içeren bir yasa teklifi üstüne çalışırken AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk marifetiyle, yasa teklifinin içine sessiz sedasız hava iş kolunda grev yasağı maddesi iliştirildi ve  ilgili yasada “ Banka ve noterlik hizmetleri” şeklinde yer alan  grev yasağı bulunan işkollarına “havacılık hizmetleri” de eklendi. Muhalefet milletvekilleri , böyle bir şey dünyada yok deyince, AKP’liler yapıştırdılar cevabı; ”Böylece dünyada bir ilki gerçekleştirmiş oluyoruz!…”

Dünyanın hiçbir ülkesinde havacılıkta grev yasak değil. Nitekim, Hava İş’in üyesi olduğu Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu ITF ,Uluslar arası Çalışma Örgütü ILO’ya bu konuda başvuruda bulundu. Bunun üzerine Uluslararası Çalışma Standartları Departmanı, Sendika Özgürlüğünden Sorumlu Müdür Yardımcısı Karen Curtis, böyle bir uygulamanın Anayasa’ya, uluslararası sözleşmelere ve demokratik normlara aykırı olduğunu belirtti, sendikal özgürlüklerin kısıtlanması konusunda tavrını değiştirmesi için hükümete uyarıda bulundu. Bakalım bu uyarı karşısında THY ve hükümet ne yapacak?

***

Sivil havacılıktaki neoliberal emek sürecinin formatı, toplu sözleşme-grev hakkını dışlamak üzerine kurulmuş. AKP iktidarının hem iç hem dış kamuoyunda imaj yaratmada tepe tepe kullandığı sivil havacılık, sağlanan bir dizi vergi ve yakıt, finans destekleri ile son 10 yılda “patlatılırken”  bu tırmanış  acımasızca emeğin sırtına basılarak yapıldı. Pilotundan, kabin elemanından yer hizmetlerine kadar nitelikli işgücüne sahip, “okumuş” ücretli kesimi oluşturan hava işkolunda, yoğun bir esnek çalışma ve taşeronlaşma ilişkisi yaygınlaştırılmak isteniyor.

AKP iktidarı ile birlikte teşvik gören, özelleşip piyasalaşan  sivil havacılıkta, hükümetin sağladığı kolaylıklarla hem işletme, hem uçak ve destinasyon sayısı, hem de talep hızla arttı. Böylece 2002’de Türkiye’deki alanlardan 532 bin uçak kalkıp inerken sayı, 2010’da 1 milyon 213 bine çıktı. Yolcu trafiği ise 34 milyondan 103 milyona  tırmandı. Diğer ülkelerle kıyaslandığında, iç hat uçuşları, Türkiye’ninki boyutta olan Avrupa ülkesi yok gibi. Avrupa Birliği’nin 27 üyesinin 2010 uçuşları 777 milyon yolcuyu  bulurken bunun ancak yüzde 21’inin iç hat yolcusu olduğu anlaşılmaktadır. En yüksek yolcu trafiğine sahip İngiltere’de iç hat yolcuları yüzde 11’e,  Almanya’da yüzde 14,5’a,  Fransa’da yüzde 4’e kadar düşmektedir. Buna karşılık Türkiye hava meydanlarını kullanan yolcuların yarısına yakını iç hat yolcusudur.

Türkiye sivil havacılığının iç pazar ağırlıklı olması hem ulaştırma politikalarında demiryollarının ihmal edilmiş olması hem de iç hat talebinin teşvik görmesi ile ilgili. Nitekim bugün içeride 44 alana uçuş yapılıyor ve uçak filosu 10 yılda 110 uçaktan 332 uçağa çıktı. Bunların yarısı THY’ye ait iken diğer yarısı 5 özel havayolu şirketine ait. Sektörün cirosu 2002’de 2 milyar dolar iken 2010’da 12 milyar dolar olarak ölçülüyor ve doğrudan dolaylı olarak sektörle ilişkisi olan 110 bin kişinin istihdamından söz ediliyor.

***

İç pazara dönük havacılık, her yönden dışa bağımlı bir sektör . Dolayısıyla cari açığa tüy dikiyor. Yakıt ithal, uçaklar,ekipman döviz borçlanılarak kiralanıyor,  satın alınıyor. Harcamaların çoğu döviz üstünden. Kurun yükselmesi halinde sektörün alabora olması işten değil. İç pazara dönük sektörü ayakta tutan şey, ucuz işgücü. Her tür kalifiye elemanın yanında orta düzeyde nitelikli elemanlar ağır bir iş yükü altında ve örgütsüz,esnek çalışma yöntemleri ile taşeronlaşmış sektörde kıyasıya sömürülüyorlar. Bunun da başını, tepeden tırnağa kadrolaştırılmış THY çekiyor.

Havacılık çalışanları, haklı olarak grev yasağına ve antidemokratik uygulamalara direniyorlar. Havacılarla baş etmek zordur. Bunu AKP zorbaları da ergeç öğrenecek.

 

Written by Mustafa Sönmez