Did Erdogan commit economic suicide by sacking central bank chief? (Al-Monitor, March 25, 2021)
President Recep Tayyip Erdogan’s shocking decision to appoint a new central bank governor — the fourth…
Mustafa Sönmez
Japonya’da yaşanan felaketin dünya ekonomisi üstündeki etkileri elbette büyük olacak. Küresel kriz öncesinde de durgunluk yaşayan Japonya ekonomisi daha belini doğrultmamışken bu felaketle yeni bir daralma yılı yaşayacak. Japonya’nın 2010 yılı milli geliri 5,4 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor. Bu, dünyanın ürettiği mal ve hizmetin (74,5 trilyon $) yüzde 7’si demektir . Dünyanın dördüncü büyük ekonomik gücü Japonya, neredeyse ABD’nin üçte biri büyüklüğünde. Bu cesamette bir ekonominin aldığı hasarın tüm dünyada etkisi hissedilecektir. Bu etki, başlangıçta dünya ekonomisini daraltıcı yönde olacaktır. Devamında ise Japonya’nın yaralarının sarılması hem durgunluk içindeki Japonya için, hem de dünya ekonomisi için göreli büyüme fırsatı yaratabilir. Böylece küresel ekonomi, ilk elde Japon felaketi ile sarsılırken, oluşan hasarın onarımına başlandığında, biraz olsun belini doğrultma fırsatını bulabilecektir. Kapitalizmin krizini aşmada bazen böyle bir “düzeltme” rolünü bir sıcak savaş üstlenirken bu kez deprem-tsunami felaketi mi, savaşın rolünü üstlendi, diye sormadan edemiyor insan…
***
Japonya, küresel kriz patlamadan önce durgunluğa girmişti. 2000’lerin başlarında büyüme hızı yıllık yüzde 1-1,5 dolayına inmişti. Japonlar harcamıyor, ekonomi, ihracatı patlasa da iç talep kasılması nedeniyle yeterince büyüyemiyordu. 2007 yılında yüzde 2,4 büyüyen Japon ekonomisi 2008’i yüzde 1,2, 2009’u da yüzde 5,2 daralma ile geçirdi ve küresel krizden en olumsuz etkilenen ülkeler arasında yer aldı. 2009’daki dibe vuruşun ardından 2010’da yüzde 3 büyüdüğü tahmin edilen Japonya’da son felaket kaçınılmaz olarak 2011’de bir daralma ve dünya ekonomi hasılasında bir azalma yaratacak.
126 milyonluk nüfusu ile dünyanın en kalabalık 10. ülkesi olan Japonya’da istihdam 66 milyon dolayında . Bir sanayi devi olan Japonya’da sanayi istihdamının payı yüzde 26 ve hizmet sektörünün payı da yüzde 70. Uzun zamandır durgunluk yaşayan Japonya’da işsizlik yüzde 5.
Japonya, başta petrol olmak üzere enerji ve hammadde ithalatçısı. Günde 5 milyon varil petrol ithal eden Japonya, dünyanın en büyük üçüncü ithalatçısı. Nitekim, felaket sonrası yaşanabilecek talep daralması öngörüsüyle, dünya petrol fiyatlarının varili 114 dolara kadar geriledi. Orta doğu kazanının kaynamasıyla yükselen petrol fiyatlarına fren, tsunamiden gelmiş oldu.
***
Japonya, “merkez ülkeler” içinde Almanya ile birlikte cari fazla veren bir dev. Her yıl ortalama 150-160 milyar dolar döviz fazlası var. Bunda en önemli etken ihracatı. Japonya, küresel krizden , “toksik kağıtlara” bulaşmaktan çok, ihracatı azaldığı için etkilendi. 2008 ihracatı 2009’da yüzde 24 düştü ve 674 milyar dolara indi. 2010’de 765 milyar dolar ihracat yapan Japonlar 581 milyar dolar da ithalat yaptı ve dış ticaretleri 184 milyar dolar fazla verdi. İhracatta Çin, ABD ve komşu Asya ülkeleri, en büyük pazarları. Enerji ve hammadde ithalatçısı olan Japonya’nın daralmasının, dünya emtia fiyatlarını düşürmesi beklenebilir. İthalattaki düşüşün, Japonya’ya mal satan Çin, ABD ve petrol üreticilerini olumsuz etkilemesi muhtemel.
***
Dünya finans kapitalinin Japonya’da 2,5 trilyon dolara yakın “dış kredi”si, 200 milyar dolar da doğrudan yabancı sermaye yatırımı, dolayısıyla riski var. Japonların dış yatırımları ise 720 milyar dolar dolayında. Yumurtaları Japon sepetinde olanların, felaketten sonra keyfi mutlaka kaçmıştır. Bunun dünya borsalarına etkisi, büyük düşüşler biçiminde başladı ve sürecek. Sigorta şirketlerinin de keyfi kaçacak.
Japonya, uzun süredir yaşadığı durgunluğu aşmak için devlet harcamalarına ağırlık vermişti. 2010’da 1,6 trilyon dolarlık kamu gelirine karşılık 2,2 trilyon dolar harcama yapıldı ve bütçe açığı 600 milyar doları buldu. Açık, kamu borçlanmasını hızlandırdı. Halen kamu borç stoku, milli gelirinin yüzde 226’sına ulaşan Japonya, felaketin yaralarını sarmak için şimdi daha çok kamu harcamasına ve borçlanmaya gidecek.
Türkiye’nin Japonya felaketinden etkilenmesi dolaylı olacağa benzer. Japonya’dan ithalatımız yüzde 1,6 (3,2 milyar $), ihracat da 270 milyon dolar (binde2) dolayında. Yani dış ticaret, büyük hacimlerde değil. Felaketin, dünya petrol ve diğer emtia fiyatlarını düşürmesi, Türkiye gibi ülkelere yarar. Buna karşılık felaketin dünya ekonomisini başlangıçta küçültücü etkisinden Türkiye de olumsuz etkilenir. Sıcak para, Japon devlet kağıtlarına yelken açarsa Türkiye olumsuz etkilenir.
Felaketin esasta Türkiye’ye verdiği ders ise bir deprem bölgesinde nükleer santral inşa niyetinin hala akılcı olup olmadığıdır.
AKP iktidarı bu dersi alacak sağduyuya sizce sahip midir?