Yastayız, bilendik, dimdik ayaktayız…
7 Haziran seçimleri ile birlikte tek parti iktidarı sona eren ve bunun travmasını yaşayan…
Muhterem, bir vakıf üniversitesinin kerli ferli profu…İşsizlik ,diyor, tek haneye geriledi. İspanya’da bile yüzde 20’nin çok üstünde olduğu anımsanırsa , çok iyi yerdeymişiz. Zaten istihdam artışı olağanüstüymüş …Ne işgücüne katılım oranlarının ülkeden ülkeye farklı olduğundan, ne istihdamın sektörel kırılımından, kalitesinden dem vuruyor. Yağcı kanalın ekonomi programına arzı endam etmekten memnun, fincancı katırlarını ürkütmemeye, yeni davetler almaya itinalı…Ne kadar televizyona çıkarsa, fakültedeki işi o kadar garanti. Bu ülkede bilim insanı geçinen bu tür zevat, son yıllarda öyle arttı ki… Böylelerinin kürsü işgal ettiği üniversitelere avuç dolusu para ödeyen aileleri , bunlarla yıllar geçiren öğrenci çocukları düşününce, onların adına çok üzülüyorum.
***
İşsizlik oranı, doğru , tek haneye yakın, yüzde 9,8. Tamam da bu kendi başına bir şey söylüyor mu? Bu sonuca vardıran işgücü ve istihdama göz attık mı? “İşgücü”, 15 yaş ve üstü nüfustan “çalışmak için” piyasaya çıkanlara denir. Bunlardan iş bulup çalışanlar “istihdam” edilmiş sayılır. Çalışmak isteyip de iş arayıp iş bulamayanlara da “ işsiz” denir. İşsiz sayısını , işgücüne bölerseniz, “işsizlik oranı” na ulaşırsınız. Yüzde 10 işsizlik demek, işgücü piyasasına çıkan her 100 kişiden 10’unun iş bulamaması demektir. Evde oturan 13 milyon kadın, işgücü değildir. Ancak işgücü piyasasına çıksa “işgücü” olurlar ve sayıyı yükseltirler.Ve eğer bunlar, iş bulamazlarsa “işsiz” sayısı, işsizlik oranı da artar. İspanya’da işsizlik yüzde 20’leri aşıyorsa, 15 yaş üstü nüfustan yüzde 60’ı işgücü piyasasına çıktığı içindir. Bizdeki nüfustan işgücü piyasasına çıkanlar yüzde 49’da, kadınlarda da yüzde 29’da kaldığı için, işsizlik oranı yüzde 10 görünüyor. Bizde de , İspanya’da olduğu gibi, nüfusun yüzde 60’ı işgücü piyasasına çıksa, iş arasaydı, işsizlik oranı, kafadan yüzde 20’leri aşardı.
***
Gelelim istihdama…İstihdamın detayı önemlidir. İstihdamı, tarım ve tarım dışı diye ayırmak gerekir. Tarım, işsizliğin kamuflaj alanıdır.
Kaynak:TÜİK, 2008-2011 Hanehalkı işgücü veri tabanı
Bizde 2009 krizinde yüzde 14 olan işsizliğin 2011’de yüzde 10’a düşmesinde tarımın kamuflajı belirleyicidir. Sayılara bakalım. 2009’da ekonomi yüzde 5’e yakın küçülmüş , işsizlik oranı da yüzde 14’ü bulmuştu. Yılın sonunda yine de istihdam 2008’e göre 83 bin artmış görünüyordu. Ama nerede? Detaya baktığımızda gördük ki, tarımda 224 bin kişi güya iş bulmuş ama tarım dışında 142 bin kişi iş kaybetmiş…Gelelim toparlanma yılları olan 2010 ve 2011’e. Ekonomi bu yıllarda ortalama yüzde 8-9 büyüdü. İstihdama bakıyoruz, ortalama yıllık yüzde 6,5 artmış. İyi de nerede, nasıl artmış? Şeytan ayrıntıda saklı..Bakıyoruz, yine tarım çıkıyor karşımıza. Bu iki yılda 2,8 milyon artmış görünen istihdamda tarım tek başına yüzde 32 pay sahibi…Oysa aynı tarım, yerlerde sürünüyor, büyümüyor. Milli gelirdeki payı yüzde 10’un altında ama istihdamdaki payı yüzde 25’in üstünde. Diyorlar ki muhteremler, kentte iş bulamayanlar köyüne geri döndü. Yeniden toprağını ekmeye başladı. İyi de üretim nerede?
***
Tarım dışındaki istihdamın da kalitesi zayıf. Bakıyoruz, sanayi istihdam yaratmış mı, ne kadar? İmalat sanayi, tarım dışında iş bulanların ancak dörtte birine iş kapısı olmuş. Gerisi inşaat ve hizmette. İnşaat ve emlakta iş bulanlar uç uca eklendiğinde, neredeyse sanayi kadar ediyorlar. Dağ-taş inşaat, her yer emlakçı kesilince, işsize de şimdilik iş çıkmış. Ama ne kadar sürer bu?…Harç biter,inşaata paydos denince, ne olur?
Tarım dışında iş sahibi olanların yarısı, sanayi ve inşaatta iş bulurken yarısı da kentlerde, hizmet sektöründe iş bulmuşlar. Devlette eğitim,sağlık, savunma alanlarına yeni eleman alınmış, tarım dışı istihdamda artışın üçte biri buradan kaynaklanıyor. Geriye kalanı ticaret, turizm, ulaştırma, finans vb. alanlardan da son 2 yılda ancak 400 bin kişi iş bulmuş.
Bulunan işlerin kadın-erkek paylaşımına gelince…Her zaman olduğu gibi, 1’i kadına, 3’ü erkeğe…