Nisan ayında yapılan düzenleme ile vatandaşların limitsiz bir şekilde Türkiye’ye döviz sokmasının önü açılmıştı. Önceki gün alınan bir kararla banka kanalını kullanmadan çıkış da kolaylaştırıldı. Bu karar, hemen açıklanan cari açık verilerindeki “net-hata noksan” ile birleştirilip “kara döviz” komplosuna bağlandı. Hazine Müsteşarlığı yapmış CHP’li Öztrak’ın bunu, AKP devrinde 36 milyar dolara ulaşan “ o an açıklanamayan döviz, ya da “-“net hata noksan” ile birleştirip komploya yorması, medyada ve okuyucuda ters bir bilgilendirmeye yol açıyor. Bu ucuz siyaseti teşhir etmek ve artık yapılmamasını istemek durumundayız.
Nedir olay?
Türkiye’nin müzmin döviz açığını karşılayan “kayıtlı” dış yatırım, kredi olarak gelen kaynakların dışında kalan “açıklanamayan” para girişi için uzun süredir, “kara para”, “AKP’yi destekleyen Körfez parası” vb. komplo yüklü ifadeler ucuz siyasetin malzemesi. CHP’li Öztrak da bu kervana katılıyor. Ama yanıltıcı ve daha vahimi, gerçek kara para girişlerinin gerçek boyutunu görmekten alıkoyan bir niteleme.
Ödemeler dengesinde yer alan ve “net hata noksan” olarak nitelenen döviz girişi AKP döneminde yani 2003-2015 Mart sonu dönemde 36 milyar doları geçti; buraya kadar doğru. Ama fotoğrafın tümüne bakmak gerek. Bu sürede Türkiye 460 milyar dolar cari açık verdi. Bu döviz açığını, ülkeye doğrudan yapılan yabancı yatırımlar, borsaya hisse senedi devlet kağıdına yatırım için gelen sıcak para ve bankalara yatırılan yabancı mevduat ile yabancı bankalardan alınan kredilerle karşıladı. Bu da AKP döneminde 499 milyar dolar dış sermaye girişi demek. Yani, bu sermaye girişi sayesinde 460 milyar dolarlık açık karşılanabildi. Ayrıca döviz rezervleri de 75 milyar dolar arttı. 460 ile 75’i toplarsanız 535 milyar dolar eder. Gelen ve bilinen dış para 499 milyar dolar. Arada 36 milyar dolar açıklanamayan, adı konamayan dış para girişi var; yani “net hata noksan”…

Büyük mü?
Peki anlamlı bir büyüklük müdür bu? Türkiye’nin yılda ortalama açıklanabilen ihracat gelirleri, taşıma, inşaat, turizm vb. den sağlanan hizmet döviz gelirleri ile öteki döviz gelirleri alt alta yazıldığında yılda 159 milyar dolar ediyor. Açıklanamayan yıllık döviz girişi ise yılda 2,3 milyar dolar; Sonuç ? Açıklanabilenin yüzde 1,3’ü bir meblağ “net hata noksan” .
Peki bu bize mi mahsus ? Hayır. Gelişmişinden daha az gelişmişine her ülkenin “kara döviz(!)’i, net hata noksanı var. Öyle ki 2013’ü örnek alırsanız, Almanya’nın ki, döviz gelirlerinin yüzde 3,3’ü büyüklüğünde, İtalya’nınki, İspanya’nınki Türkiye’den yüksek. Hele İsviçre’ninki yüzde 5’in üstünde. ABD’ninki yüzde 1’e yakın.
zz
Merkez Bankası, net hata noksanın, dışarıda tutulan ve getirilme zorunluluğu olmayan ihracat gelirlerinden , geç intikallerden, istatistiki hatalardan ve muhasebe kayıtlarına geç girişlerden kaynaklandığını belirtiyor ve bu gerçekten her ülkenin ödemeler dengesinde görülebiliyor. Ülkede, konjonktür o dövizleri getirmeyi firma açısından yararlı seyrediyorsa, dövizler sokuluyor, dışarıda olmak işine geliyorsa firma onu dışarıda tutuyor. Dolayısıyla net hata noksan bazı aylar fazla bazı aylar eksi çıkıyor. Üstelik Öztrak’ın Hazine Müsteşarlığını yaptığı Dervişli yıllarda da var “net hata noksan”, CHP iktidara gelirse de olacak…

Gerceğe kamuflaj
Yılda 2 milyar dolar dolayında adı o an için konamayan döviz girişine “kara para” nitelemesi belki propaganda olarak iş yapıyor ama gerçeği açıklamıyor. Açıklamadığı gibi ters bilgilenmeye neden oluyor. Misal dünkü Aydınlık’ta Mustafa Mutlu, şöyle yazmış “Sevgili dostlar; Merkez Bankası uzmanlarının “kaynağı belirsiz” diye ” masumlaştırdıkları” bu paranın kaynağını aslında herkes biliyor… Bu para; uyuşturucu, kaçak sigara ve kaçak mazot parası,kaçak silah parası, rüşvet parası…”
Türkiye’ye kara döviz girişi elbette vardır. Uyuşturucu başta olmak üzere suç ekonomisinden vardır; El Kaide türü örgütlerin para girişleri vardır; Irak,Suriye savaşından kaçan ve “kirli”denebilecek dövizler vardır. Ama, Sevgili adaşım Mustafa, bunlar, yılda 2,5; 13 yılda 36 milyar dolarlık “net hata noksan”daki rakamların çok çok üstündedir. Bunu , bu kalemle sıkıştırmak, bununla sayısallaştırmak, gerçeği olduğundan çok küçültmektir.

Kara para, bal gibi, kılıfına uydurup doğrudan yatırımcı, borsa yatırımcısı, mevduat olarak “kayıtlı” giriyor ve öyle meblağlarla giriyor ki, gerçeği dudak uçuklatır belki. Sadece Zarrab’ın altın tezgahını hatırlayın. Altının ithali, ihracı, transferi…Herşey kitabına uygun görünüyordu ama bakın altından ne çapanoğulları çıktı ve ne yazık ki CHP’li Öztrak ve arkadaşları, olayın gerçeğini, İran cephesini yeterince araştırıp aydınlatamadı kamuoyunu…Döviz gelirinin yüzde 1’i tutarındaki net hata noksana kara döviz demek daha kolay ve zahmetsiz siyaset çünkü…

Written by Mustafa Sönmez