Family silver next in line in Turkey’s debt crunch (Al-Monitor, Aug. 24, 2020
The fresh currency turbulence in Turkey saw the price of the US dollar rise about…
Mustafa Sönmez
19.05.2010, Çarşamba
CHP’nin Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile birkaç kez televizyon programlarında birlikte olduk. Program öncesi ve sonrası sohbetler ettik. Yurt ve dünya ahvali üstüne son görüş alışverişini de bundan iki ay kadar önce İstanbul’da, ofisimde yaptık. Şu kadarını söyleyeyim ki, Kemal Kılıçdaroğlu, mütevazi kişiliği ile kitlelerin hemen gönlünü fetheden bir isim. Türkiye’nin iç ve dış sorunlarına sağlıklı yorumlar getiren ve ne yapılması gerektiği konusunda da kafası net bir isim. Ülkede alarm verici boyutlara ulaşan işsizliğin, yoksulluğun kaynakları konusunda kafası net, bu sorunlarla nasıl mücadele edileceği konusunda kafası net, kimlerle kol kola mücadele edileceği konusunda kafası net.
Kılıçdaroğlu, belki karizmatik bir lider olmayabilir ama örgütü demokratikleştiren, katılımları artıran, hedefler konusunda yaratıcı bir yarışın yolunu açan bir aktör olacağı konusunda güven veriyor. CHP’nin bugünkü MYK’sında yer alan kabız, kafası karışık, neoliberalizme bulaşık birçok ismin ayıklanması ancak Kılıçdaroğlu’nun liderliği ile mümkün olabilir. CHP içinde özelleştirmeci, gözü TÜSİAD’a bakan, müzmin muhalefeti kendine meslek edinmiş, sosyal demokrat bir parti olmanın gerektirdiği “sınıfsal” duruşu terk edip milliyetçi çizgiye sapmış, bir dizi köhne isim var. Bunlar, CHP’nin sorunlara doğru teşhisler koyup, en önemlisi çözüm üretmesi ve kitlelere umut vermesi konusunda son derece kısır ve usandırıcı isimler. Ne kendileri bir şey üretirler, ne de başkasına üretme imkanı verirler. Kılıçdaroğlu, genç, daha üretken ,yurt ve dünya sorunlarını anlamada ülkenin aydınları, emek yanlısı beyinleri ile diyalog içinde olan bir kadro oluşturursa, müthiş bir rüzgar estirebilir ve neoliberal gerici AKP’nin tozunu atabilir. Türkiye’nin de buna çok ihtiyacı var. Umalım ki bu hafta sonu, akıl ve sağduyu, tutuculuğa galip gelsin.
***
_________________________
Tarımda Şişirme İstihdam
Şubat ayı işgücü istatistiklerini açıklayan TÜİK, yine insanı çileden çıkaran marifetler sergiliyor. Ulusal gelir içindeki payı sürekli gerileyen ve yüzde 7-8’e düşen tarım, öyle bir istihdam artışı gösteriyor ki, bu kadarı da olmaz dedirtiyor.
Son üç yılın şubat ayı verilerine bakın: 2008 şubatında 4 milyon 185 bin olan tarım istihdamı, 2009 şubatında 4 milyon 378 bin görünüyor. Olabilir diyelim. Ama krizin derinleştiği 2009’dan 2010’a tarımda ne oldu da istihdam yüzde 15 arttı ve tarım istihdamına 662 bin kişi eklendi? Tarımda üretim patlaması mı oldu ? Kentler boşalıp insanlar köylerine dönüp ekip biçmeye mi başladılar? Ne oldu ? Nereden bu 662 bin istihdam ? Aynı dönemde, sanayi bile son aylardaki toparlanma çabalarıyla 292 bin istihdam artışı gösterirken tarım nereden 662 bin istihdam artışı yaşıyor, anlamak mümkün değil…İlk çeyrek büyüme datalarına bakıyorsunuz, geçen yıl ilk çeyrekte tarımda büyüme yüzde 0,3 olmuş. Bu yıl farklı mı oldu ? Sanmıyorum. Birçok tarımsal üründe arz eksikliği var ki, fiyatlar tırmanıyor. O zaman bu istihdam yığılması ne? Belli ki yine bir TÜİK marifeti ile karşı karşıyayız. Olabilir demeyin. Bu şişirme, gerçek işsizliği de kamufle ediyor. Tarımda işi var görünen nüfusun 300 binini işsizlere ekleseniz işsizlik oranı yüzde 14,4 değil, yüzde 15 görünecek. 500 binini işsizlere ekleseniz işsizlik oranı yüzde 16 görünecek. Anlıyor musunuz kamuflajı?…
Sıkıldık artık. Vergilerimizi harcayanlardan temiz istatistiki bilgi, hilesiz hurdasız data istiyoruz….