Mustafa  Sönmez
Daha bir hafta önce, bakanların kimisi, kriz var , diye bağırırken, bir diğeri asayiş berkemal diyor, ustaları RTE ise, teğet bile geçmeyecek, diye buyuruyordu. Hık deyiciliğe niyetlenmiş Ertugrul Özkök de, “Usta öyle diyorsa öyledir” diye kafa sallıyordu. Ama bakın ne oldu? Bir hafta dolmadan Merkez Bankası tornistan yapıp, kriz geliyor harcama kısın, diyen hükümet üyelerinin aksine, bir dizi faiz ve dövizle ilgili kararlar  alarak “kafaları karıştırdı”…Neler oldu?
***
İçeride olanları ve olacakları anlamak için dışarıda, özellkle ABD ve AB’de olan biteni izlemek şart. İkinci adımda Asya’da ve yakın coğrafyamızda olanları da izlemek gerekiyor. ABD’de işler yolunda gitmiyor. Borçlanma tavanı tartışması yatışmış görünse de ortada çarkları döndürmeye yetecek bir talep eksikliği var. Bunu devletin harcamalarla karşılamasının da dibi göründü. 14,5 trilyonluk enjeksiyona rağmen çark artık dönmüyor. S&P’nin son not düşürmesi, soruna tüy dikti…ABD durunca, Asya, özellikle Çin de teklemeye başladı.
Avrupa’da Güney’de beklenen yeni fırtınanın sesleri duyulmaya başladı. AB’nin 3 ve 5 numaralı ekonomileri İtalya ve İspanya’nın riskli tahvillerine daha çok faiz istenir oldu. Yunanistan, Portekiz, İrlanda yangınlarının kıvılcımı bu büyük evlere sıçrama ihtimali gösterince, olanlar oldu…Sırada Belçika var…
İyi de Türkiye’nin bütçe açığı, kamu borç yükü gibi meselelerde durumu henüz vahim değil. Bu erken alarm neden? Korku, büyüdükçe büyüyen cari açıkla ilgili. Öyle bir kambur halinde ki cari açık, çevrilememe ihtimali kabus gibi. AKP’li bakanlar karanlıkta ıslık çalıyorlar, bize bir şey olmaz, diye. Ama olması çok muhtemel. 75-80 milyar dolarlık yıllık cari açığa , doğrudan yabancı sermaye musluğundan kaynak akmıyor. Bankalardan ancak kısa vadeli kredi bulabiliyor şirketler ve borç yükleri 200 milyar doları bulmuşken bunun dörtte biri kısa vadeli. Geriye cari açık için sıcak para kalıyor. Borsaya,devlet kagıtlarına , mevduata,repoya gelen sıcak para…Ama o da hem ürkek, hem spekülatif..Parmağında oynatıyor Türkiye benzeri ülkeleri. Üstelik, Avrupa’yı geniş bir coğrafya olarak algılıyor. İtalya’nın, İspanya’nın sıkıntısının ,onların ticaret parteri Türkiye’yi doğrudan vuracağının farkında…İşte TCMB’yi, bakanları korkutan da bu…Sıcak paranın çıkması, bunun genelde döviz kurunu yukarı itmesi ve anında halkta bir içe kapanma, azalmakta olan ihracat sıkıntısına bir de içe kapanma ile talebin iyice düşmesinin eklenmesi…2008’in son çeyreğinde yaşanan haller. Ama bu kez kırılganlık daha fazla. Dış borç yükü 300 milyar dolar, hanelerin borç yükü 200 milyar TL’nin üstünde ve cari açık milli gelirin yüzde 8’ine, giderek 10’una doğru ilerliyor…
***  
Şimdi ise yapılanlar iki ayaklı. Birincisi, faiz indirim politikalarıyla ekonomiyi gevşetip yeniden harcamaya teşvik…İkincisi ,sıcak paraya repoda daha fazla faiz rüşveti verip çıkışının önünü kesmek. MB rezervlerinden döviz enjekte edip kur şokunu önlemek… Sıcak para kalır, hatta yeni girişler olursa döviz kuru aşağı meyleder. Ama bu ithalatı kamçılayarak yeniden cari açığı büyütmez mi? Açmaz, aşağısı sakal,yukarısı bıyık hali bu işte…Cari açığı gönüllerince kontrole almaya heveslenmişken dış dalga kontrolü bozdu.Şimdi deneyecekleri şey açığı büyütme,  hatta bütçe açığı, kamu borç yükü marjlarını kullanma bahasına durgunluktan uzak durmak. Ama bunun da alanı çok geniş değil. Deniz kısa sürede bitebilir…Dışarıda deli dalgalar ne kadar kabarırsa içerinin dümen tutması o kadar zorlaşacak.

Gemi sanıldığı kadar sağlam değil…Herkes kendine mukayyet olsun…

Written by Mustafa Sönmez