CHP: Gezi aşkı mı, Sarıgül kumarı mı?
Geri sayım hızlandı. Mart 2014 yerel seçimleri ve aynı yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine tüm taraflar…
Bundan 23 yıl önce, yani Glasnost, Prestroyka politikaları ile kapılarını kapitalizme yeniden açarken gözlemlediğim Moskova’nın halini çok merak ediyordum. Medyadan izlemesine izlemiştim ama görmek, gözlemek, havayı yerinde solumak başkadır elbette. Yetmiş yıllık bir sosyalizm denemesini kapitalizmle yarışma yanlışına dönüştüren ve sonunda bu yarışta havlu atan eski SSCB’nin omurgası Rusya , nereden nereye yol almıştı ? Bayram tatilinde yaptığımız Moskova, St.Petersburg (eski Leningrad) seyahati bazı şeyleri görmeme ve anlamama yardımcı oldu diyebilirim.
Çok değil, 20 yılı bile bulmadan kapitalizme U dönüşü, bütün çıplaklığıyla görünüyor Rus metropollerinde. Bildik tüm global markalar , yeme-içme zincirleri, mağazalar Moskova ve Petersburg bulvarlarındaki yerlerini almışlar anında. Bildik bankalar, kredi kartları, bildik cep telefonu,iPad muhabbetleri hepsi tastamam. Bizde olanların fazlası var, eksiği yok. Moskova’nın fiziki mekanında görünenler İstanbul’un çeperlerinde olanları andırıyor elbette. Bir kısmı Türk şirketleri tarafından inşa edilen gökdelenler, Moskova’nın, Petersburg’un dış halkalarında hızla yükseliyorlar. Bizdekinin tersine, iki büyük, kadim kentte de tarihi halkaya dokunma cüreti yok henüz. Ama kapitalizme kim, ne kadar dayanır!..Nüfusu 10 milyonu aşan Moskova’nın kent rantı tabi ki birçok türeme Rus zengininin (oligarkın) ağzını sulandırıyor.
Moskova’daki en önemli ‘dönüşüm’ özel oto sahipliğinde. Sosyalist denemenin medarı iftiharı metrolar şıkır şıkır ama yine de otomobil sevdası Rusların aklını başından almış. Hızla artan otomobil ithalatı ve oto sahipliği ile İstanbul’a rahmet okutan bir trafik rezaleti oluşmuş Moskova’da. Bizdeki gibi kentin altını üstüne getiren tüneller, battı-çıktılara o kadar kolay cüret edemediklerinden olacak, özel otoya heveslenen, çilesine de katlanıyor. Hem de klakson çalmadan, sollamadan, küfretmeden saatlerini trafikte geçiriyor…
Gözle görünür bir kadın nüfus hakimiyeti, sınıfsal kutuplaşma, girişimcilik hevesi, tutunma çırpınışları, çıplak bir gelir eşitsizliği, genç işsizliği…Bunları , sayılarla anlamaya çalıştım dönünce. Rusya İstatistik Ofisi’nden çıkarabildiklerim şunlar;
***
143 milyon nüfuslu Rusya’nın kent-kır nüfusu bizdekine benzer; yüzde 76’ya yüzde 24; şu farkla ki, Rusya’da nüfus artmıyor, azalıyor, her yıl 2 milyon geriye gidiyor. Nüfusun 77 milyonu kadın, 66 milyonu erkek. 54 kadına, 46 erkek…Erkeklerde ortalama ömür 63, kadınlarda 75 yıl. Özellikle alkol alışkanlığı erken göçertiyor Rus erkeklerini. Böyle olunca 67 milyonu bulan istihdamda kadın oranı erkekleri yakalıyor.
Geçiş döneminin bocalamalarının ardından Rusya’da ekonomi, enerji ihracatı odaklı olarak yeniden kurgulanmış. Milli gelirleri Putin-Medyedev ikilisiyle, belini doğrultmuş. 2009 krizinde Türkiye kadar küçüldükten sonra izleyen yıllarda yıllık yüzde 4-5 oranında büyüme temposunu tutturmuşlar. Rusya, Türkiye gibi, kişi başına geliri 10 bin doların üstünde bir ülke durumunda . Geçen yıl 400 milyar dolarlık ihracata karşılık 250 milyar dolarlık ithalat yapmış ve sonuçta ekonomileri cari fazla veriyor. Bizde cari açığın 77 milyar dolar olduğu 2011’de, Rusya 71 milyar dolar cari fazla verdi.
***
Geçiş süreci sınıfsal kutuplaşmayı hızlandırmış ve kısa sürede , özelleştirmelerle birlikte, iri kıyım Rus kapitalistleri çıkmış ortaya. Forbes’in her yıl yayınlanan dünya zenginleri listesine göre, Rusya, Avrupa’nın milyarderlerinin üçte birine sahip, Moskova’da bu yıl 79 oligarkıyla tekrar dünyanın milyarder başkenti olma ünvanını ele geçirmiş. Oligarkların çok güçlü yabancı partnerleri var. Yeni kapitalist Rusya’da devlet, ekonomiden uzaklaştırılmış. Devlet ve yerel yönetimler, çalışanların sadece yüzde 30’unun işvereni. Kalan yüzde 70’e irili ufaklı patronlar hükmediyor. Artık köylü Rusya yok, şehirli Rusya var. İstihdamda tarımın payı yüzde 10 dolayında (bizde yüzde 25 !..). Ortalama aylık gelir 20 bin ruble(1200 TL). Ama nüfusun üçte biri 10 bin rublenin altına talim ediyor. Grev hakkı var ama bizdeki gibi geçen yıl bin kişi bile greve çıkamamış. Öncesinde işsizlik tanımayan Rusya’da şu an işsizlik yüzde 11’e yakın ve 6 milyona yakın resmi işsiz var.
Batı medyasına bakılırsa, Rusların çoğunluğu, Putin’in güçlü, maço lider imajını, milliyetçi muhafazakâr, dindar çizgisini benimsiyor. Rusya 20 yıllık bir geçiş döneminin ardından hala kimlik arayışı içinde. Özellikle genç nüfusun beklentilerine bu milliyetçi-dindar çizgi ne kadar cevap verir, tartışılır. Birçok coğrafyada olduğu gibi, Rusya’da da gelecek çok şeye gebe görünüyor…