G20, Resesyon ve Sokak
Mustafa Sönmez26.06.2010, CumartesiKüresel kapitalizmin ömrünü finansal balonlarla uzatmaya çalışmanın yol açtığı büyük krizde, ikinci bir…
Son 20 ayda Merkez Bankası başkanının dördüncü kez değiştirilmesiyle Türkiye ekonomisinde “yüksek faiz-yüksek döviz” sıkışması yaşanıyor. Tüm kesimlere ağır bir fatura çıkaran bu hamlenin sahibi “tek adam” Recep Tayyip Erdoğan’ın bir tür ekonomik intihara yöneldiği genel kabul görüyor. Erdoğan’ın bu büyük hatayı nasıl yaptığı da sıkça konuşuluyor.
Daha dört buçuk ay önce, hızlı dolarlaşmaya önlem olarak Merkez Bankası başkanlığına sadakatinden emin olduğu bir AKP’liyi, eski Maliye Bakanı Naci Ağbal’ı getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ağbal tam da işini yapmakta iken, piyasalar kapandıktan sonra 20 Mart Cumartesi günü yayınlanan Resmi Gazete’de görevinden aldığını duyurması, herkesi şoke etti.
Böyle bir karar beklenmiyordu. Göreve geldiğinden itibaren yüzde 10.25’teki politika faizini 8.75 puan artırarak yüzde 19’a çıkaran, bu yolla dolarlaşmayı yavaşlatan ve yaklaşan kara bulutlara karşı kalkan oluşturduğu çoğu kesimce kabul edilen Ağbal, belli ki “faizci” yaklaşımıyla “faiz karşıtı” AKP yöneticilerini, destekçisi sermaye gruplarını memnun edememişti.