Kıdem Saldırısı Rafa mı Kalktı?
Büyük sermayenin, kaç zamandır gündeminde olan kıdem tazminatının tırpanlanması ile ilgili “reform” niyetleri şimdilik askıya…
Mustafa Sönmez
Beklenmedik bir şey değildi: Sanayi büyüdükçe, dış ticaret açığı, dolayısıyla cari açık büyüyor. Ve ilk çeyreğin cari açığı 22.1 milyar dolar olarak açıklandı. Böylece Mart’tan Mart’a 12 aylık cari açık 60.5 milyar dolarla tarihi bir rekora ulaştı. İlk 3 ayda büyümenin yüzde 10 olduğunu kabul eder, bunu da yine Mart’tan Mart’a yıllıklandırıp dolarla ifade edersek 752 milyar dolarlık bir GSYİH’ya ulaşıyoruz. Bu da 60,5 milyar dolarlık cari açığın, milli gelirin yüzde 8’ine ulaşması demektir.
Kaynak:TCMB ve TÜİK; 2011 ilk çeyrek büyümesi tahmin..
2010’da Türkiye’yi büyüme şampiyonları arasında gösterenler, o büyümenin arkasında yüzde 6,5’luk cari açık defosu olduğunu her nedense ifade etmiyorlardı. Şimdi o açık, yüzde 8’e vurmuş durumda. 2011, bu tempoda biterse cari açık yıl sonunda rahat 70 milyar doları ve milli gelire oranı da yüzde 9’u bulur.
Bulur da ne olur? Kimi yorumcu diyor ki, korkmayın, bir şey olmaz. Ekonomi kendini düzeltir, büyüme yavaşlar, yavaşlamayla ithalat, onunla birlikte dış ticaret açığı ve cari açık makul düzeye iner. Bunun kendiliğinden olacağını beklemek safdillik. Ekonomide “su kaynatan” unsur, sıcak para. Sıcak para girişini yavaşlatmadıkça, ithalata dayalı büyüme sürecek ve cari açık tırmanacak. Sıcak para, iktidarın bugünkü palyatif önlemleriyle gelmekten caymıyor. Yapılması gereken asıl şeyi, bir çok Asya, Latin Amerika ülkesi yaptı: Sıcak paraya Tobin vergisi uyguladı…AKP iktidarı yapabilir mi? Kolay değil. Bir yandan sıcak para girişini kontrol altına almak istiyor ama bir yandan da sıcak paraya ve onun girişiyle yatay seyreden bir döviz kurunun devamına ihtiyacı var. Buna, hem enflasyon hedeflemesi, hem dış borç stoku yükünün ağırlaşmaması için ihtiyacı var. Yukarısı bıyık, aşağısı sakal sıkışması…
Peki mevcut tablo dışarıya ne söylüyor? Derecelendirme kuruluşlarının kredi notu hiç de parlak değil.
Moody’s, Türkiye’nin notunu 6. kademede Ba2’de tutarken, S&P, 7. sırada BB olarak açıklıyor. Fitch de notunu 6. sırada BB+ olarak sabitlemiş. Her ne kadar, üçü de notun yanına “pozitif” ekleseler de, ülke notunu yükseltmiyorlar Türkiye’nin.
Kimler yok ki, Türkiye’nin üstünde: Başta Polonya, sonra, Portekiz ve Rusya…O Portekiz ki, Yunanistan’ın ardından duman olacak ülkeler içinde gösteriliyor, ama notu hala yukarıda. Orta Avrupa ve Doğu Avrupalılar , hatta Türk Cumhuriyetlerinin hepsinin notu Türkiye’nin üstünde. Tek teselli Yunanistan…
Ülke notu bir gösterge. Biraz da moral olsun diye, CDS primi denilen göstergeyi hatırlatalım: CDS, bir ülkenin tahvillerine garantör olmanın riski karşılığında talep edilen risk primini gösterir. Beş yıllık CDS primi Yunanistan için 1350, İrlanda ve Portekiz için 650 iken Türkiye için 150…Bu da züğürt tesellisi olsun…Ama, eğer Yunanistan’ın başındaki kara bulutlar, Portekiz ve İrlanda’yı da sararsa, AB depremi karşısında, bu yüzde 8’lik cari açık yüküyle zor baş eder Türkiye. Bekleyelim görelim…