Geride bıraktığımız yılın nasıl bir yıl olduğunu anlamak için, en veciz saptamalardan  birini Doğuş’un patronu Ferit Şahenk, yılbaşı mesajında kullanmış. AKP rejiminde hızla yükselen ve Haziran 2011′de NTV’yi , medya grubunu iyice  mutlak iktidar destekçisi bir çizgiye çeken Şahenk şöyle diyor;  “Bazı yıllar vardır bir dönemi kapatıp yeni bir döneme geçişe sebebiyet verirler…Ben yapıyorum anlaşılsın,devri kapandı.” Bunu Şahenk de anladığına göre, geriye “Nereye?” sorusunu sormak kalıyor. Bir devir, 2013 ile kapanıyor da, 2014 nereye açılıyor?

 KÖTÜ MİRAS

 Ne yazık ki, bir devirden geriye iyi bir miras kalmıyor, hatta bir sorun yumağı, bir enkaz kalıyor. Siyaseten kutuplaşmış, bir birine tahammül edemeyen yığınlar kalıyor. Neresinden tutsan elinde kalacak, vizyonsuz, ağır kamburları olan bir ekonomik enkaz kalıyor. Dış imaj olarak 2013’te maskesi düşmüş, bir despotun, tek adamlığa gözü kara yürürken halkı Haziran’da ayaklanmaya götürdüğü, ardından iş ortağı Cemaat ile kıyasıya kapıştığı bir Türkiye imajı var şimdi dünya için…

Son kapışmanın “sulh” ile yeni yıla girmesi pek olası değil. Taraflar birbirlerine kıyasıya saldırırken içeride ve dışarıda nefesler kesilmiş, bu bilek güreşi izleniyor. Cemaatin, kadim ortağına tam da yumuşak karnından darbeleri indirdiği, “yolsuzluk ve rüşvet” iddiaları ile epeyi hazırlıklı bir soruşturmayla perdeyi açtığı söylenebilir. Ancak sonraki perdelerde bu dibi birbirinden kara tencerelerin nereye yuvarlanacakları merak konusu.

Yargı ve emniyetin üst kademelerinde kadrolaşan Cemaat’in, bu sayede RTE ve yakın çevresi ile ilgili epeyi bilgi topladığı ve servis ettikleri bu bilgi ile hatırı sayılır biçimde hasımlarını yıprattıkları söylenebilir. İç kamuoyunda, “kemik” AKP’liler dışında AKP seçmeninde ciddi kafa karışıklığına yol açan bu hamlelere RTE, ancak “yargı”yı zapturapt altına alma, emniyet kadrolarını dağıtmaya çalışarak karşılık vermeye çabalıyor. Ancak, bu çabalar, özellikle dış kamuoyunda sert tepkiler görüyor. ABD’den, AB yönetiminden, uluslar arası medyadan RTE ve çevresi için oluşan imaj, “hukuk dışılık”, “yargı bağımsızlığını ihlal eden tek adam” biçiminde…

 TABANA HİTAP…

 RTE, bu dış algıyı umursamaz görünüyor, hatta , Gezi’den sonra ikinci bir komploya maruz kaldığını, Cemaat-CHP-ABD üçlüsünden oluşan bir komplo koalisyonunun saldırısı altında olduğundan  dem vuruyor. RTE, bu “mağduriyet” üstünden tabanını konsolide etmenin peşinde yeniden. Bu söylem, içeride belki bir yere kadar iş yapabilir, nitekim Etyen Mahçupyan (Zaman, 29 Aralık) gibiler bu söylemin iş yapacağını ve kimsenin erken sevinmemesini ifade etmektedirler. İçeride, Cemaat medyasının yanında demokrasi mücadelesinde muhalif sol medya, sosyal medya  ve belli ölçülerde ana akım medyanın bir kısmı AKP yolsuzluklarını halka duyurmada yan yana düştüler.  CHP, ABD seyahatinin ardından daha bir gayrete gelmiş gibi görünüyor. Ancak, AKP’nin 2014’te işi özellikle dış algıdan, dış ekonomik ilişkilerden büyük zarar göreceğe , ağır darbeleri dış şoklardan alacağa benziyor.

 

DIŞ ALGI, ŞOK..

Türkiye, eskinin Türkiyesi değil. Milli gelirinin yarısı kadar ithalat yapıyor, milli gelirinin yarısına yakın borçlanmış, dış kredi kullanmış durumda. 800 milyar dolara yaklaşan milli geliri ile 17. büyük pazar. Orta Doğu’daki jeopolitiği malum. Dolayısıyla, ne ABD’nin ne AB’nin sırtını döneceği bir ülke. Dışarıdan şu an RTE yönetimi, yargıyı engelleyen, yolsuzluk ve rüşvetlerin açığa çıkmasını önlemeye çalışan bir yönetim gibi görünüyor. Gezi direnişi ile başlayan yeni algı, yolsuzluklarla pekişiyor ve RTE’nin kredisi hızla azalıyor. Bunun en kestirme etkisini Türkiye döviz kurunda yaşıyor. untitled

Kaynak:TCMB veri tabanı

2012,  1.80 TL  $/TL aylık ortalama ile kapanırken, 2013’ün Orta Vadeli Program’daki örtülü hedefine göre yılın ortalaması 1,86 TL olacaktı. Ama öyle olmadı, yılın aylık ortalaması 1.91 TL’yi buldu. Aralık sonu, 2.15 TL’ye yaklaşan bir dolar kuru ile tamamlandı. 2014 için öngörülen dolar kuru ise 1.98 TL’den ibaret !..

YANGINA BÜTÇE…

Bu, evdekine uymayan bir çarşı hesabı…Hele ki, Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) tahvil alımlarında azaltmaya gittiği bir ortamda Türkiye, önümüzdeki 12 ayda yaklaşık 200 milyar dolarlık dış borç ödemek durumundaysa… Bu kaynağın karşılanma ihtiyacı,  piyasalarda önceki yılların oldukça üzerinde bir dalgalanmaya yol açacak. Şimdiden yaşanan kur şoku, büyümenin yerini küçülmeye bıraktığı, enflasyonun ve beraberinde borçlanma maliyetlerinin hızla yükseldiği bir yıla işaret ediyor. Önümüzdeki 12 ayda 200 milyar dolara yakın borç ödemesi, yükselen  kur üzerinden yapılacak ve şirketler çok büyük  kambiyo zararı yaşayınca, küçülmeye, o da yoğun işten çıkarmalara yol açacak, bankalar alacak tahsilinde zorlanacak, işten çıkarılanlar tüketici kredi borçlarını ödemede zorlanacak, iç talep hızla daralacak.

Bütün bu koşar adım krize sürüklenişe karşı, iktidarın elindeki tek silah, bütçe. Ama onun da suyu bu yangına pek yetmeyebilir.

Her zorluğa karşın, herkese mücadele azmi,cesaret ve Gezi ruhunun yükseldiği bir yıl diliyorum.

 

 

Written by Mustafa Sönmez