AB’de Gerçek Sorun: Yüzde 18 İşsizlik…
Mustafa Sönmez Herkes, itici kimlik “Merkozy”nin, para vermek yerine akıl vermesinden, oyalamasından ve samimiyetsiz…
Mustafa Sönmez
Ülkelerin “büyük-küresel(?) kent”leri küresel krizden önce nasıl bir büyüme temposuna sahipti, krizden nasıl etkilendiler? En önemlisi kriz sonrası ne kadar toparlanabildiler? İşte bu sorular, London School of Economics ve Başkan Yardımcılığını Kemal Derviş’in yaptığı Brookings Enstitüsü’nün hazırladığı Küresel Metropol İzleme Raporu (Global MetroMonitor)nda araştırıldı ve sonuçlar yayımlandı.
Rapora göre İstanbul, 53 ülkedeki 150 anakent (metropol) içinde büyümede birinci sırayı aldı. Buraya kadar olan parlak performansı, raporu haberleştiren Anadolu Ajansı (AA) böyle vermişti ama madalyonun öbür yüzündeki gerçeği ise her nedense es geçmişti: Aynı rapora göre, aynı İstanbul , kriz sırasında da en çok küçülen 10 kentten biri idi! 150 kent arasında İstanbul 143.sıraya kadar gerilemişti. Kriz öncesinde, yani 1993-2007 döneminde ise sırası 44 olarak belirlenmişti.
Söz konusu raporu, AKP iktidarının takdirini alacak biçimde cımbızlayan AA’ya, medya mutfaklarımızın hep ihtiyatla yaklaşmaları gerektiğini öteden beri söylerim. Ne yazık ki yine haklı çıktım. Bizim gazete de dahil, herkes AA’nın haberini olduğu gibi kullandı. (*).
***
Küresel Metropol İzleme Raporu (Global MetroMonitor), incelemeye aldığı 150 metropolün nüfusunun toplam ülke nüfuslarının yüzde 12’sini oluşturmalarına karşılık, ülke milli gelirlerindeki payının yüzde 46’ya ulaştığını belirtiyor. Bu da, sermayenin mekana yayılımında ne kadar büyük bir yoğunlaşma olduğunu, birçok ülkede bölgesel dengesizliğin parmak ısırtan boyuta ulaştığını göstermeye yetiyor. Rapor, kentlerde gelir ve istihdamdaki değişimi ölçüt alıyor.
Toparlanma dönemi olan 2009-2010 döneminde, İstanbul birinci sırayı alırken, bugün AB’deki krizin merkezinde yer alan, Atina, Madrid, Valensiya, Selanik, Barselona, Dublin, 150 kentlik listede son 10’dalar. Rapora göre krizin ardından en iyi toparlanan ilk 10 kent şöyle: 1-İstanbul, 2-Şenzen, 3-Lima, 4-Singapur, 5-Santiago, 6-Şangay, 7-Guangzhou, 8-Pekin, 9-Manila, 10-Rio de Janeiro. Sıralamada finans kenti New York 77., Washington ise 37. sırada yer aldı
Rapor, küresel kriz öncesi uzun dönemde (1997-2007) 150 anakent içinde İstanbul’u, 44. sırada gösteriyor. Küresel krizin küçülme ve durgunluk dönemine ait (2007-2010) yılların sıralamasında ise İstanbul, 143. sırada yer alarak en çok küçülen 10 metropolden biri olmuş. Yani krizde en fena etkilenen 7 metropolden biri olmuş.
Buraya kadar tamam da, insanın aklını kurcalayan, birkaç şey var. Bilinir ki, , Türkiye’de, İstanbul’da dahil olmak üzere, gelirin ve istihdamın illere, bölgelere göre dağılımı hep gecikmeli yayınlanır. Bu iki veriyi de TÜİK hazırlar. Milli gelirin illere ve bölgelere göre dağılımı ile ilgili son bilgi 2004-2006 yılına aittir. 2001 ve öncesi var ama 2002 ve 2003 bilgileri yok.
İşgücü-istihdamın ise illere, bölgelere göre dağılımında elimizde 2004 – 2009 dönemi verileri var. Dolayısıyla 2010 yok. Demek ki, 2006’dan bu yana İstanbul’un ülke milli gelirindeki payını ve değişim oranlarını bilmiyoruz. 2009 sonrasında da istihdam verileri yok. Bizde bu veriler yoksa raporu hazırlayan London School of Economics ve Derviş’in yönettiği Brookings Enstitüsü’nde nasıl olacak ? O zaman, araştırmanın en azından İstanbul ile ilgili kısmı , daha çok ülkenin genelinde yaşanan büyüme ve istihdam eğilimlerinin İstanbul’a uyarlanması ile “üretilmiş”. Ama eğer böyleyse-başka türlü olması mümkün değil- bunun da, böyle ciddi bilim kurumlarınca metot kısmında ifade edilmesi gerekmez miydi?
(*) Raporun tamamı için link: http://www.brookings.edu/~/media/Files/rc/reports/2010/1130_global_metro_monitor/1130_global_metro_mon