Son 5 yılda, yani 2007’den 2012’ye, Doğu ve Güneydoğu il nüfuslarına kayıtlı nüfusun 2 milyonu daha Batı illerine göç etti. Böylece çoğu Kürt kimlikli göçmen Doğulu nüfusun 9,3 milyonu bulduğu anlaşılıyor.

Bütün etnik kutuplaşma riskine ve kışkırtmalara rağmen Doğulu nüfusun Batı illerine göçünün verdiği mesajın, birlikte yaşama beyanı olduğunu yinelemekte fayda var. Estirilen negatif  havaya rağmen, çoğu yoksul Kürt yurttaşımız, işinin, ekmeğinin, diğer beklentilerinin peşinde, başta İstanbul olmak üzere, büyük illere göçmekten vazgeçmiyorlar.

İSTANBUL, İSTANBUL…

Doğu ve Güneydoğulu 20 milyondan, doğduğu toprakların dışında yaşayan 9 küsur milyonunun ana tercihi, tabii ki İstanbul. Adrese Dayalı Nüfus Sayımı verilerinden , 2012’de Doğulu nüfusun İstanbul’daki sayısının 3,6 milyona ulaştığını ve 2007’ye göre yüzde 18’e yakın artış gösterdiğini anlıyoruz. 1990’larda Süleyman Demirel, “En büyük Kürt şehri İstanbul’dur” derken haksız değildi.

Kaynak: TÜİK, 2007 ve 2012 ,ADNKS  veri tabanından hesaplandı

Her yıl en az 100 bin Doğulu nüfus, İstanbul’u mekan tutuyor, yerleşiyor. Kendi topraklarının dışına yerleşmiş Doğulu nüfusun yüzde 38’i İstanbul’da. En kalabalık grubu Malatyalılar (yüzde 11) ve Erzincanlılar (yüzde  8) oluştururken Van, Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa, Bitlis, Siirt doğumluların her biri,  İstanbul’daki Doğulu nüfusta yüzde 5’e yakın paylara sahipler.

VE DİĞER MERKEZLER

“En büyük Kürt şehri” İstanbul’dan sonra Doğulu nüfusun en çok göçtüğü ili, bekleneceği gibi İzmir oluşturuyor. Her 100 göçmen Doğulu nüfustan yaklaşık 9’u İzmir’e yerleşmiş. 2007’ye göre yüzde 15 dolayında artan İzmir’deki Doğulu nüfus  808 bini geçti ve İzmir nüfusunun da beşte birinin üzerine çıkmış durumda. Erzurumlular, Mardinliler, Ağrılılar, İzmir’deki Doğulu nüfusta ağırlığı oluşturuyorlar. İzmir’in yanı başındaki sanayi ve tarım şehri Manisa’ya da Doğulu nüfus göçüyor ve sayıları 140 bine yaklaşıyor.

İstanbul’un sanayiyi taşıdığı ve/veya İstanbul’dan yönettiği sanayi kentleri Bursa ile Kocaeli, tüm göç edenler gibi Kürt nüfusun da ağırlıkla yöneldiği iki ili oluşturuyor. Bu illerde toplamda 750 binin üzerinde Doğulu nüfus yaşarken, çoğu, irili ufaklı, kayıtlı-kayıtsız sanayi ve inşaatta istihdam ediliyorlar.

Doğulu nüfusun en geleneksel göç adresi ise Çukurova. Tarım ve inşaat işçiliği için gidilen ve yerleşilen Adana-Mersin’e, Gaziantep’i de göç adresi olarak eklemek gerek. Antalya ise özellikle son yıllarda Doğulu nüfusun tarım, inşaat  ve turizm işyerlerinde ekmek kovaladığı bir göç merkezi oldu. Son 5 yılda Antalya’daki Doğulu nüfus yüzde 36 artış hızıyla tüm bölgeleri geride bıraktı.

İstanbul’un başrolü oynadığı 10 merkez,  Doğulu göçmen nüfusun yüzde 80’ine yakınını barındırıyor. Yarıya yakını, İstanbul’a ait olmak üzere…Göçlerin yakın zamanda azalması beklenmemeli. Neoliberal birikim rejimi, dış borçlanmaya bağımlı inşaat ve İstanbul odaklı büyümeyi gidebildiği yere kadar götürmeye çalışırken durup bir “mekânda denge” arayışına girmiyor. Bu da Türkiye’nin her yerinden olduğu gibi Doğu’dan da göçün Batı’ya süreceği anlamına geliyor.

Ekmeğinin peşinde yurdunu terk etmek, kendi başına  istenir bir şey değil elbette. Ama düşmana inat, her yıl yüzbinler, bu memleketin her karış toprağını kendine ait bilip oraya, çekeceği ezaya, cefaya rağmen, kendine Türk milliyetçisi  diyen saldırganların tehditine rağmen, yola çıkıyor ve yeni yurtlar ediniyor. İstanbul’dan, İzmir’den hak istemek, iş, aş, barınak, alan istemek, oralı olmaya çabalamak,  sahip çıkmak, kısaca Türkiyelileşmek önemli, umut verici. Göçen Kürtlerin, kendi kimliklerine sahip çıkarak ve saygı talep ederek  Türkiyelileşmesi, akla ziyan tüm senaryoları hepten hükümsüz kılan bir realite.

Written by Mustafa Sönmez