Danışmanları, RTE’ye , çık, demişler, IMF’ye olan borçları nasıl sıfırladık, onu anlat. Ama ballandırarak anlat. Nasıl IMF borcunu sıfırladık, dahası IMF’ye borç verir hale nasıl geldik, ballandırarak anlat… Bu halk, borç deyince, boyunduruk denince IMF’yi anlar, onu gördü bugüne kadar…12 Eylül öncesinde IMF zulmü gördü, 24 Ocak’ta, 12 Eylül sonrasında gördü..Varsa yoksa IMF…Çık anlat, halk sadece IMF’yi bilir. Herkes hatırlar; genç kuşak bile 2001 krizini hatırlar.

Ekonomi krize girer, döviz fırlar…IMF imdada çağrılır, o da kredi veririm ama dediklerimi yaparsanız, der. Tamam der, iktidarlar, ne derseniz yapacağız, yeter ki kredi musluklarını açın, tüm yatırımcılar da sizinle anlaştığımızı görsün. Ama, der IMF, vergileri artıracaksınız, özelleştirme yapacaksınız, kamu mal ve hizmetlerine zam yapacaksınız, memur sayısını azaltacak, maaşları törpüleyeceksiniz, ücretleri aşağı bastırıp sosyal harcamaları azaltacaksınız vb….Bunlar yapılır, kredi gelmeye başlar. Tıpkı emme basma tulumbaya bir tas su akıtır gibi, sonrasında IMF yeşil ışığını gören yabancı yatırımcı  da kredi musluklarını açmaya ve çark yeniden dönmeye başlar…

YALAN DA DEĞİL…

İşte dediler RTE’nin danışmanları, bu millet bir tek yabancı deyince, dış borç deyince IMF’yi bilir. Çık gerine gerine IMF borcunu sıfırladık de, meydanlarda bağır. Yalandan başın ağrımaz. Yalan da değil hem…Üstelik de, IMF sandığına para koyduk, yönetimde payımız arttı. Yalan da değil…Çık bağır, bu muhalefet zaten uyuyor, onların çoğu da anlamaz…Haydi çık!…

O da günlerdir bunu yapıyor. IMF’ye borçları sıfırlıyoruz, son taksit diyor…Siz yaptınız borcu, biz temizledik, diyor…Dahası IMF’ye borç verir hale geldik diyor…İki ayağı da yerde..Yalan da değil….Ama…. Eksik, büyük eksik…Dolayısıyla yalan…Büyük yalan…

Kaynak:Hazine Müsteşarlığı veri tabanı

IMF borcu, gerçekten de öteden beri, “dış borcun tümü” algısı yarattı halkta. IMF ile ilişki varsa, sorun var, dış borç var..IMF yoksa ortalıkta, dış borç, boyunduruk, acı reçete de yok…Oysa, IMF kredileri, her ekonomide, dış dünyadan kredi akışı kesildiği zor zamanlarda kullanılan bir kredi. Ama, yaptırımları da acı. Kredinin büyüklüğünden çok, IMF’nin o ekonomiye el atması önemli. Bütün dünya sermayesi bilir ki, IMF, bir ülke ile ilişkiye girdiyse, orada kemerler sıkılacak, “reform” adı altında tüm neoliberal reçeteler uygulatılacak ve gerekli “yol temizliği” yapıldıktan sonra, o ülkeye parayı yollamak, borç vermek  uygundur.

2001 KRİZİ VE IMF

 2000’e yaklaşırken, yüzde 60’lardaki enflasyonu tek haneye indirmek, kamu maliyesi ve bankacılık sistemindeki pürüzleri gidermek, istikrarı sağlamak ve bu sayede AB adayı olmada ciddiye alınmak için Mesut Yılmaz Başbakan iken,  IMF ile 1998’de, 3 yıllık bir anlaşmaya gidildi. 1999’da hükümet değişti. Ecevit Başbakanlığında 57. Koalisyon Hükümeti (DSP-MHP-ANAP koalisyonu) kuruldu.  IMF anlaşması yürürlükteydi. 2000’de IMF borcu 4 milyar $, toplam dış borç da 119 milyar dolardı. Borcun üçte ikisi kamu borcuydu. IMF’nin döviz kurunu sabit tutarak enflasyonu terbiye etme reçetesi 2000 sonunda ters tepti. Sabit kur, ithalatı, dolayısıyla cari açığı patlattı, sermaye kaçtı, dolar fırladı, enflasyon da arkasından… Böylece 2001 krizi patladı. Ekonominin dümenine Kemal Derviş ABD’den getirildi. Derviş-IMF el ele verdiler.  IMF yine kredi musluklarını açtı ama tarihin en acı reçetesini uygulattı.Hazine’yi terbiye etti, bankaları terbiye etti, özelleştirme için yol temizliği yaptı vs. Verdiği borçla, alacağı, 24 milyar dolara çıktı. Bu, 2002’de 130 milyar dolar olan Türkiye’nin toplam borç yükünün yüzde 17’si demekti.

AKP REJİMİNDE BORÇ PATLAMASI

 IMF’nin acı reçetesi, semeresini 2002 sonrası verdi. Bu da AKP iktidarına denk geldi ve IMF’nin açtığı yoldan kredi aktı oluk oluk…Ekonomi bu dış kaynakla büyüdü, bütçede kemerler sıkılarak IMF borcu geri ödenmeye ve azaltılmaya başlandı. Artık IMF borcu ödeniyor, dolayısıyla azaltılıyor ama öte yandan kamu, ama özellikle özel kesim dış borç alıyor, onunla ekonominin çarkı döndürülüyordu.

Şimdi nereye geldik? IMF borcu geri ödenirken, alınan dış borçlar 2013 Nisan sonu itibariyle 340 milyar dolara yaklaştı. Yani AKP döneminde 210 milyar dolar yeni borç alındı, dış borçlar yüzde 162 arttı. IMF boyunduruğu gitti, daha ağırı, kısa vadeli ve toleranssız banka kredileri olarak geldi.

 Ancak bu borçla döviz yaratılmıyor, döviz tüketiliyor. Bu borç, ani bir kur şokunda katlanmasın diye, kur düşük tutuluyor, o yüzden de ithalatı azalmayan, ihracatı artmayan, cari açığı kemikleşen ağrılı sızılı, kemikleri eriyen bir Türkiye kaldı geriye. Sadece bu yıl 150 milyar dolar bulup buluşturulup geri ödenecek…Bakalım nasıl ödenecek…

 

Written by Mustafa Sönmez