Bu vekaletin kerametinden mi nedir, Ekonomi Bakanlığı’na hep “cins” faniler oturuyor. Allah selamet ve sabır versin, Zafer Çağlayan’dan sonra ,koltuğuna oturan (sonu benzemesin) Nihat Zeybekçi de Çağlayan’ı aratmıyor.  O da öyle kelamlar ediyor ki, fesuphanallah çekmekten yoruluyor insan. Bir günün içinde ne inciler döktürüyor, yazmakla bitmez. Önce sözde bağımsız Merkez Bankası’na, “Faizi yükseltemezsin” diye fetva verdi. Sonra,  hızını alamadı, “TL’nin değer kaybından korkmayız, isterse 2.30 TL’yi bulsun dolar, yabancı yatırımcı koşar gelir” dedi. Yine hızını alamadı, dış ticaretimize olumsuz etkisi olmaz, dedi ve “kendini aştı” ; “ÖTV zamları enflasyonu etkilemez” dedi…Daha neler, neler duyacağız,  kim bilir.

DOLAR NEREYE?

Mayıs 2013’te FED  Başkanı Bernanke’nin “toparlanma” sinyaliyle beraber, Türkiye’nin de aralarında olduğu ülkelere, yabancı yatırımcılar sırtını dönmeye başladı. Yabancıların akıttıkları dövizin azalması ile yerli paralar, bu arada TL  de değer kaybı yaşamaya başladı. Buna bazı ülkeler faiz yükselterek fren koymaya çalışırken Türkiye öyle yapmadı, onun yerine Merkez Bankası döviz rezervlerinden  bugüne kadar 20 milyar dolar döviz satarak kurdaki hızlı erozyonu önledi. Yine de Mayıs 2013’ten 17 Aralık 2013’e, TL’nin değer kaybı yüzde 15’i buldu. TL’deki değer kaybı, en kırılgan ülkeler içinde Endonezya’dan iyice, G.Afrika ve Brezilya ile aynı gibiydi. Hindistan ve Filipinler ise yerel paraların uğradığı hasar açısından Türkiye’den daha iyi durumdaydılar..

TL’ye ikinci sarsıntı 17 Aralık politik depremi ile geldi ve değer kaybını kamçıladı. Her ne kadar, RTE öyle değil, dese de…Sayılar ortada; 17 Aralık sonrası 1 ayda TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 9’u buldu ve 2.25 TL’ye ulaştı dolar. Buna karşılık son 30 günde G.Afrika randındaki değer kaybı yüzde 4,8’de kalırken Brezilya realindeki düşüş  yüzde 2’yi geçmedi.  Endonezya parası ile Hint parası ise son 30 günde çok az değiştiler. Açık ki, politik kriz, TL’nin aşınmasında ana etken. Diğer ülkelerde son 1 ayda değer kaybının azalmasında , özellikle Brezilya’da başvurulan faiz artışı önemli bir etken iken Türkiye’de Merkez Bankası inatla bu silahı kullanmadı.

YABANCILAR…

Dövizde gevşemeyi bekleyenlerin başında borsada hisse senedine ve devlet tahviline yatırım yapmış yabancılar var. Mevduatlarla birlikte yabancı yatırımının Ocak 2014 değeri 127 milyar $.

sssYabancılar, yatırımlarının yüzde 43’ünü hisse senedine yaparken yüzde 39’u ile de devlet tahvili almışlar ve 23 milyar dolarlık da mevduatları var bankalarda.

Kaynak: Kalkınma Bakanlığı ,Haftalık Bülten

Portföylerini boşaltmak için en uygun dolar kurunu yakalamayı gözleyen yabancılar, bu “moment”i henüz yakalayamadılar. Yabancıların hisse senedinde 54 milyar dolarlık, devlet kağıtlarında da 50 milyar dolarlık yatırımları var. Doların 1.70-1.80 TL olduğu zamanlarda dövizlerini bozdurup borsaya girip hisse senedine ve devlet tahvillerine yatırım yapan yabancılar, hızlı kur artışı karşısında “içeride kaldılar”. Şimdi çıkmaya kalksalar doları 2.25 TL’den almak durumunda kalacak ve zarar edecekler. Kurun gevşemesini bekliyorlar denebilir.

YERLİ YATIRIMCI…

Yerli yatırımcı ise ağırlıkla TL mevduatında. mevduatında.

bb10 Ocak 2014 itibariyle 963 milyar TL’yi bulan  yerli tasarruf sahiplerinin yatırımlarının yüzde 56’sı TL Döviz hesapları toplamda yüzde 25’ten ibaret.Tabii ki şimdilik… Yerli yatırımcı, yatırımlarının kalan yüzde 19’unu ise hisse senedi , devlet tahvili, yatırım fonu, repo gibi alanlarda kullanıyor. Yatırımcı, matah bir faiz olmamasına rağmen, şimdiye kadar risk almadı TL’de kaldı .

Burada yakın zamanda merak konusu olan, TL’deki mevduatın (yüzde 60’ı gerçek kişilerin, yüzde 40’ı tüzel kişilerin) sürünen faizlere rıza göstermeyip dövize yelken açıp açmayacağı ile ilgili. Yerli yatırımcının şu an tasarruflarının sadece dörtte biri dövizde. Faizin yerinden kıpırdamadığı, enflasyon karşısında anlamını yitirdiği koşullarda, yatırımcı TL’de kalmakta ısrar eder mi? Kurumsal tasarrufların bir kısmı belki TL’de kalmaya devam eder. Ama ya şirketler, gerçek kişiler? Dövize doğru her yönelişin, kuru nasıl yukarı iteceğini, varın siz düşünün.  

 

Written by Mustafa Sönmez