Dışarıda Kaynama İçeride Isınma…
Mustafa Sönmez Kaynayan kazan dünyanın en çok konuşulan konusu cari açıklar. Bizde de başrollerde cari…
İran’ın alacağını külçe altınla ödeme , buna da İranlı Zarrab’ın aracılık etmesi ve kolaylık sağlayan 4 AKP’li bakana,- tabii ki RTE’nin bilgisi dahilinde- muhtelif rüşvetler verilmesi rezaleti, burada hotzotla kapatılmış gibi görünse de, kazın ayağı öyle değil. Şimdi İran, parasının peşine düştü ve İran 7.Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Türkiye ile “mahsuplaşmaya” geldi sanki…Çünkü ortada İran’ın Türkiye’ye sattığı doğalgazın bedeli ile külçe altın olarak ödenmiş kısmı arasında, öyle böyle değil 25 milyar dolarlık fark var…
Paralel !
Bu tezgahı içeride soranlara RTE ve çevresi “paralel”, paralel işbirlikçileri diyerek bastı tokatı…Ne hukuk devleti kaldı ortada ne bağımsız yargı, kırdı geçirdi herkesi… Ayıpları örtmek, soruları cevapsız bırakmak için “komplo” deyip çıktı 17-25 Aralık işinin içinden. Tabii şimdilik…Gerçekte, cesetler bagajda, onunla yaşıyor..Tabii yaşamak denirse…
İçeride Zarrab’a , önüne yatarım senin, diyen Muammer Güler, 700 bin dolarlık saati açıklayacağım diye iyice rezil olan Zafer Çağlayan, çikolata kutularında rüşvetleri götürdüğü belgelenen Bakara-makaracı Egemen Bağış ve altınla ilgi olmasa da imar yolsuzluklarıyla başı belada olan TOKİ’ci beton lakaplı Bayraktar’ın fezlekeleri bir türlü unutturalamadı. Komisyona havale düzenbazlığı işlemiyor. Komisyona AKP’li üye bile göndermiyorlar. Akıllarınca unutturacaklar !
Hadi, diyelim içeride top çevirdiniz, gazla,copla,Toma ile, dahası cinayet ile örtmeye kalktınız, peki el alemin alacağı ne olacak? İşte gelip kapıya dayandı İran Cumhurbaşkanı Ruhani…Ortada gerçekten cevaplanması gereken sorular var…
Fark nerede?
Konu malum, ama özetleyelim. İran, en önemli ihraç maddesi olan enerjiyi satmada ABD engeli ile karşılaştı. Bankaları uyardı ABD, aracılık etmeyin diye. Türkiye, İran enerjisine muhtaç. 2009-2013 arasında 40 milyar dolarlık enerji almış Türkiye İran’dan.
Sonuçta; 2009-2013 yıllarını kapsayan 6 yılda Türkiye, 33 milyar dolarlık altın ithal etti, yaklaşık 25 milyar dolarlık ihracat yaptı. İhracatın 8 milyar doları doğrudan İran’a yapılmıştı, Dubai (BAE)’ye yapılan ihracat da 7 milyar dolardı. Bunun da İran alacağı olduğu söylenebilirdi.
Yani, İran’ın doğalgaz bedelinin karşılığı 15 milyar dolar, bu yolla transfer edilmiş oluyordu. Bu ödeme biçiminin kayıtlara “ihracat” olarak geçmesinin, ihracatı yanıltarak yükselttiğini, dolayısıyla cari açığı da düşük gösterdiğini, bunun üstünden milli geliri de kabarttığını ısrarla vurgulamış, ayrıca bu ödeme biçiminin hem Halk Bankası’nın hem başkalarının başını ağrıtacağına 2012-2013 yıllarında dikkat çekmiştim.
Babacan…
Nitekim, bu yazılarımı İstanbul CHP milletvekili Umut Oran, bir önerge ile 13 Temmuz 2012’de Halk Bankası’ndan sorumlu Ali Babacan’a şöyle yöneltti; “ Mustafa Sönmez ,altın ihracatında hiç esamesi okunmayan hatta 2007, 2008, 2009 yıllarında sıfır payı olan İran’ın, birdenbire altın ihracatında yüzde 76 pay sahibi olduğunu bildirdi. (…). İran’dan alınan petrol ve doğalgazın parasının Halk Bankası’nda tutulduğu, bu paranın altına dönüştürülerek, bazen zırhlı araçla sınırda İran Merkez Bankası yetkililerine teslim edildiği, bazen de uçak kargosuyla İran’a gönderildiği doğru mudur? Bu gerçekdışı altın ihracatının TÜİK’in hesapladığı büyüme rakamlarına etkisi yok mudur?”
Babacan, 22 Kasım 2012’de bu konuya şöyle açıklık getirdi; “Türkiye olarak İran’dan aldığımız gazın parasını biz TL olarak İran’ın Türkiye’deki hesabına yatırıyoruz. Fakat İran’ın o parayı dolar olarak kendi ülkesine götürmesi mümkün değil, uluslararası kısıtlamalar, ABD’nin yaptırımları sebebiyle. Dolayısıyla İran, bunu döviz olarak kendi ülkesine götüremeyince, o TL’yi kendi hesabından çekiyor, altın alıyor piyasadan. Altını kendi ülkesine götürüyor. Bunu nasıl götürüyor bilmiyorum, ama işin özü bu.”
Babacan’ın “nasıl götürüyor, bilmiyorum” dediğini, bugün rüşvetle itham edilen öteki Bakan arkadaşları biliyordu.Ama mesele burada bitmiyordu. Alınan gazın bedeli 40 milyar dolar, altınla ödeme (ihracat)15 milyar dolar. Aradaki 25 milyar dolara ne oldu? Bunun TL karşılıkları, Genel müdürünün ayakkabı kutusundan 4,5 milyon dolar çıkan Halkbank’ta mı, yoksa başına bir iş mi geldi?
Bu Zarrab meselesi RTE’ye katran gibi yapıştı, kolay çıkmaz, görürsünüz…