Yunanistan, sürpriz olmayan bir biçimde dünya gündeminin başına oturdu. ATM’lerden 60 avro çekme sınırı, sermaye çıkışına konulan kontroller ve kilitlenilen 5 Temmuz referandumu…Evet mi , hayır mı?
Bu soruya 5 Temmuz’da Yunanistan halkı yanıt verecek. Evet, Troyka politikalarıyla didişmeyin, ne istiyorlarsa onu yapalım, demek. Hayır, bırakın Avro’yu, drahmiye dönelim, Troyka’yı reddedelim, zor da olsa yeni bir yol haritası çizelim, demek. Sonuç haliyle, büyük bir merak konusu.
Kriz ve sonrası
Yunanistan’ın 2015 itibariyle geldiği yer, biriken sorunların boyutları, hazmedilir, başedilir gibi değil. Yüzde 27 işsizlik ne demek!…Gençlerde yüzde 55 işsizlikle nasıl baş edilir? 2010’dan bu yana ekonomi sürekli küçülüyor.Beş yıl üst üste bir ekonominin küçülmesi ne demek? Toplamı 570 milyar doları bulan dış borç stoku, milli gelirin yüzde 230’u. Dile kolay…Borcun yüzde 70’i kamunun. Kamu zaten esas başağrısı…Kamunun borçları, çok değil 5 yılda yüzde 113’ten yüzde 180’e çıktı. Hem de reel ücretler düşüp ekonomi küçülürken. Ülke çarkını döndürmek için IMF’den Avrupa Merkez Bankası’ndan, Avrupa bankalarından alınan her kredi, borç stokuna yeni bir katman eklerken borcu ödeyecek ekonomik büyümeye bir türlü geçilemedi. Giderek boğazdan geçmeyen lokmanın şişmesi gibi, sorun büyüdü ve yutulmaz hale gedi.
Çelme…
Troyka ile sıkı pazarlıklar yapıp ülkeyi rahatlatma iddiası ile iktidara gelen Syriza, karşı taraftan bir türlü beklediği anlayışı göremiyor. Hatta tersine, sanki, aleme ders olsun diye Troyka’da bir anlayışsızlık, katılık hakim. Syriza da bunu bizzat yaşayarak ve yaşatarak Yunanistan halkına gösterdi, Şimdi de referandumda soruyor; Tamam mı, devam mı? Evet mi , hayır mı? Hayır çıkarsa referandumdan, Avrodan çıkış ve yeni bir yol haritası geçerli olacak artık. Sonrasında Yunanistan’da hayat kolay olmayacak, bu açık. Ama hayır tercihini kullananlar zaten bunu göze alarak hayır demiş olacaklar. Ulusal para drahmiye geçerek ve kendi yol haritasını, Troyka’ya meydan okuyarak çizecek olan Yunanistan, kendi seçiminin sonuçlarını yaşayacak. Ya, Avro alemi? Ya AB?
Toplam milli gelri 250 milyar doların altına inmiş Yunanistan’ı Avro alınından kaçırmak, AB için o kadar da önemli değil. Sonuçta AB aleminin yüzde 1’lik bir dilimi Yunanistan. Almanya’nın 4 trilyon dolara , Fransa’nın 3 trilyon dolara yaklaşıyor ulusal gelirleri…Türkiye’nin bile ulusal gelirinin üçte biri Yunanistan milli geliri…Ama Yunanistan’ın çıkışı, AB projesine derin bir karizma çiziği , hayallerin sarsılması olacak …Tek Avrupa hayali, siyasi birliğin en önemli aracı olan Avro’dan Yunanistan’ın çıkışı ile derin bir darbe alır. Hele ki, Yunanistan durumu bir şekilde toparlarsa, İspanya, Portekiz, hatta İtalya’yı kim tutabilir Avro alanında ?
Evet mi?
5 Temmuz’da, korku,kaos propogandalarından etkilenirse seçmen ve ‘evet’ derse Troyka programlarına, ilk 6 ayda milli gelirin yüzde l,7’si kadar bir tutarda bir “kemer sıkmaya” evet demiş olacak. Referandumda “Evet”, 4 yılda Yunan milli geliri üzerindeki toplam olumsuz etkinin yüzde 10’u aşması demek. Üstelik., “evet”, Yunanistan borcunun milli gelir içindeki payını azalmayacak. Hatta, yüzde 200’e çıkaracak. Kamu borcunun milli gelir içindeki payının o kadar geri ödemeye rağmen yüzde 200 olması sürdürülebilir ve katlanılabilir bir durum değil. Zaten seçmen tam da bu tabloyu istemediği için Syriza’yı iktidara getirmemiş miydi? Ne değişti birkaç ayda? Hiç…
Hayırda hayır var...
İşte onun için referandumdan ‘hayır’ cevabının çıkması çok da zor görünmüyor .
Muhtemel bir “hayır” sonrasında Yunanistan ekonomisinde geçiş süreci hayli sorunlu olabilir ama sonunda o sıkıntı geçer de. Ulusal para drahmi ile ülkenin manevra alanı, politika yapma seçenekleri çoğalır.
AB’nin konu mankeni üyeleri de umalım kendilerini bu vesile ilgili sorgularlar. Yunanistan, Almanya ve Fransa’nın bankalarının riski gibi algılandı sadece. Yaklaşık 200 milyar avroluk bir risk…Troyka şu soruyu sordu: Bankaları mı düşüneceğiz, Yunanistan ve AB’nin geleceğini mi? Öyle görünüyor ki, bankalar tercih edildi, ikincisi kulak arkası edildi. Bu da bir tercihtir. Öteki AB üyelerine de bir derstir; tabii, anlamak isteyene…

Written by Mustafa Sönmez