TÜİK, Diyanet ve Maskelenen İşsizlik
Devletin kurumları arasında en çok eleştiri oklarını çekenlerin başında Türkiye İstatistik Kurumu, TÜİK’in geldiğini söylemek…
Önceki gün yapılan Meclis Başkanlığı seçiminin en önemli sonuçlarından biri, “Yüzde 60 muhalefet bloku” diye bir şeyin olmadığını göstermesidir. Yüzde 60 oranında oya sahip muhalefet doğrudur, ama “blok” olmadığı ortaya çıkmıştır. Buradaki sorun kaynağı da MHP’dir.
MHP, Yüksek Seçim Kurumu ve TBMM gerçeğini adeta inkar ederek HDP’yi , çıkardığı 80 milletvekilini, arkasındaki 6 milyon oyu yok saymayı marifet sanıyor. “Milli irade” diye mangalda kül bırakmayanların 6 milyonun iradesini yok sayması, en hafif deyimle “akıl tutulması”dır.
7 Haziran seçimlerinin üstünden neredeyse 1 ay geçtikten sonra ortaya çıkan gerçek şudur: Seçimin sonuçlarından tatmin olmayan iki aktör vardır; birincisi kaçak Saray’daki RTE, diğeri MHP…
Mızıkçı…
RTE, tüm Anayasa ihlallerini göze alarak AKP için arşınladığı Türkiye’deki her meydandan istediği oranda oyu alamadı, yüzde 41’de kaldı ve geriledi. Kürt oylarını koruyarak/artırarak HDP’yi baraj altında bırakmak istedi, istediği olmadı ve HDP , yüzde 13 oyla 80 milletvekili çıkardı ve seçimin en önemli aktörü oldu.
Bu, RTE için bir bozgundur ve hazmedebilmiş değildir. Tıpkı oyunda mızıkçılık yapan çocuklar gibi, bu seçimi saymam yeniden seçim, diye tutturmuştur ve bütün oyun planı bunun üstünedir.
7 Haziran seçimleri AKP’nin tek başına iktidar olmasına imkan vermemiş, olası bir CHP ya da MHP ile koalisyondan da RTE’nin ödü kopmaktadır. Çünkü her iki parti de seçmenlerine 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının yeniden açılması sözü vermiştir ve bu yapıldığında oğlu Bilal’in kapısı çalınacaktır, oradan da kendisine ulaşılacaktır. O nedenle başından beri mızıkçı çocuk edasıyla, seçim de seçim, saplantısındadır.
Bunun şartlarını hazırlarken olası erken seçimde HDP’ye kaptırdığı Kürt oylarını ve MHP’den tırtıklaması muhtemel milliyetçi Kürt düşmanı oyları ve hatta istikrarsızlıktan ürken omurgasız oyları AKP’de toplamanın hesabı içindedir. Suriye’de Kürt Devleti şamatası bu nedenle koparılmıştır.
Suriye şamatası
Sınırın öte tarafında Kürt, Arap,Türkmen halkların Kanton tipi örgütlenmelerini ve Kürt siyasetinin liderliğinde İŞİD barbarlarına karşı özsavunma geliştirmelerini, “Sınırımızda Kürt devleti kuruyorlar, kurdurtmayız” şamatasıyla, sağ-sol milliyetçilerin de goygoyuyla savaş kulvarına çekme, tamamen iç siyasetle ilgilidir.
Amaç, Suriye’deki PYD üstünden PKK ve Kürt siyasetini, oradan HDP’yi hırpalamaktır. HDP’de toplanan Kürt oylarını tehdit etmek, ürkütmek, HDP’ye giden kimi CHP’li oyları kuşkuya düşürmektir. Dahası, Türkiye’yi büyük bir tehlike ile karşı karşıyaymış gibi gösteren bir algı operasyonu ile parlamenter rejimi aciz gösterip Başkanlığa imkan tanıyacak oy tercihlerine oynamaktır.
Beklenti, oyun, bu da, evdeki hesap çarşıya uyar mı? Kolay mı? Değil elbette, ama çıkmayan candan umut kesilmiyor, umut RTE’nin ekmeği, yesin, yiyebildiği kadar…Oyun planı budur. Ve bunu oynamaya devam edecek, en kısa sürede, yeniden sandık, diye kestirip atacak, yeniden tüm Anayasa ihlallerini göze alıp, devlet imkanlarını tepe tepe kullanıp meydan meydan dolaşarak 7 Haziran’daki kuyruk acısını dindirmek isteyecektir.
MHP…
7 Haziran seçimlerinden tatminsiz ve mutsuz çıkan, dolayısıyla “Yeniden seçim”i örtülü bir biçimde en çok arzulayan öteki aktör MHP’dir.
7 Haziran seçim sonuçları, Ak faşizmden , onun kurduğu rejimden, Anayasa, yasa ihlallerinden hesap sormanın, çivisi çıkan kurumları yerli yerine oturtmanın yüzde 60 ile koalisyon oluşturmanın potansiyel imkanını sundu. Tamamen hukuk devleti konseptine dayalı bir protokolle 3 muhalefet partisinin bir araya gelmesi, en azından CHP’nin azınlık iktidarı kurup diğer ikisinin dışarıdan destekleyerek hiç olmasa 1 yıllık bir icraat sürdürmeleri mümkün iken, MHP yüzünden bu olmadı, belli ki olmayacak.
MHP, burada tüm “kırmızı çizgi” diye nitelediği hesap sorma iddiasına rağmen, bunun icraatını mümkün kılacak bir araya gelmelerden uzak durmuştur. Kürt gerçeğini ve HDP’yi inkarı varlık nedeni sayan MHP, bu tutumuyla, son tahlilde hep AKP’nin değirmenine su taşır duruma düşmektedir.
Tarihi fırsatı, potansiyel iktidar imkanını dinamitleyen MHP’nin muradı, milliyetçi damarı, Kürt düşmanlığı ile kabartıp , bu konuda AKP’yi de zor durumlara sokup erken seçimde oyunu artırmak, HDP’yi baraj altına düşürerek Kürtlerin Mecliste temsiline imkan vermemektir.
Dayanışma…
RTE AKP’si ile MHP’nin , Kasım ayında yapılması muhtemel bir erken seçim ile ana hedeflerinin HDP’yi baraj altına itmek olacağı açıktır. Bu durum, RTE’yi kabuslardan kurtarabilir mi, MHP’nin ihtirasını tatmin eder mi, bilinmez. Ama HDP’nin Kürtlerin özgürleşme mücadelesini ve öteki demokrasi güçlerini Meclis’te temsil etme gücü, kazandığı mevziyi savunma, yeniden en önemli görev olacaktır.
Bu konuda HDP ile dayanışmak, CHP için de bu erken seçimde önemli bir demokratlık görevi olacaktır. Barış, bu ülkede sudan, ekmekten daha önemlidir. Kürtler Meclis’te temsil edilmezse, bu Ak faşizm ve MHP faşizmi tarafından engellenirse , ülkede huzur asla tesis edilemez.
Daha acımasız, daha belden aşağı vuruşlarla geçmesi muhtemel bir erken seçimde, CHP ile HDP’nin birbirini daha çok kollamaları ve dayanışmaları bir ihtiyaç haline gelirken sol-sosyalist, demokrasi yanlısı güçlerin de bu dayanışmaya omuz vermeleri daha yakıcı bir görev haline gelmektedir.