Savaş Bütçesi Barışa Harcansın
Madem barışın kapısı aralandı, madem parmaklar tetikten çekiliyor, silahlar susuyor, o halde Güneydoğu’ya o kadar…
7 Haziran seçimleri ile birlikte tek parti iktidarı sona eren ve bunun travmasını yaşayan Ak faşizm, ikinci bir seçimi ne yapıp edip kazanma ve tek parti iktidarını sürdürebildiği kadar sürdürme peşinde, bunu biliyoruz. Buna neden kilitlendiğini de biliyoruz. Bagajı cesetle dolu. Yani yargılanmayı bekleyen dosyalar ile. Hangi birini saymalı; Reyhanlı, Roboski katliamları, silah yüklü TIR’lar, Reza Zarrab’lı altın tezgahı, kent suçlarından alınan rüşvetler, kaçak 17-25 Aralık dosyaları ile elle tutulur, gözle görülür , montaj vs bile denilemeyen inkar edilememiş kanıtlar…Saray imarı, açıklanamayan dev harcamalar ve hukukun ayaklar altına alınışıyla islamofaşist bir rejimin inşası için işlenen suçların bin bir türlüsü …
Böyle bir bagajla yakalanan ne yapar? Bagajıyla yaşayabildiği kadar yaşamak ister, hesabını soracak olanı yok etmek şartıyla tabii. İşte bunun peşinde kaçak saray…Bunun için de 7 Haziran sonuçlarını istediği biçimde belirlemek HDP’yi baraj atına düşürmek için Diyarbakır’da elinin altındaki canlı bombalardan birini patlattı, daha 5 Haziran’da barajı aşmasını istemediği HDP’nin tırmanışını önlemek için o bomba patlatılmıştı, ama oyun tutmadı.
7 Haziran’dan kaçış
7 Haziran seçim sonuçları yüzde 60’lık muhalefet ile Ak faşizmin defterini dürmenin potansiyel imkanlarını sundu aslında. Ama MHP’nin HDP alerjisi ve dar kafalılığıyla fırsat tepildi. MHP sayesinde inisiyatif yakalayan kaçak saray, olası bir koalisyon ihtimaline imkan tanımayarak ve hatta olasılıkları dinamitleyerek zaman kazandı, ikinci bir seçim şansı yakalayarak tek parti iktidarını denemenin yoluna koyuldu.
Bu operasyonu , Kürt hareketi ile savaşa tutuşmak, böylece milliyetçi MHP oylarını çekmek, Kürtleri de olabildiği kadar sandık dışına itmek hedefiyle başlattı. Ancak, evdeki hesabı çarşıya uymadı. Kürt silahlı hareketi, savaşmaktan çekinmedi ve asker cenazeleri dönüp dönüp AKP’yi vurdu, MHP oyları kaçak sarayın umduğu gibi AKP’ye akmadı. Kürtlere karşı amansız savaş da HDP oylarını geriletmedi, köylere, kasabalara yapılan zulüm, Kürt seçmeni kenetledi, konsolide etti.
Gelen son seçim anket sonuçları kaçak sarayın asabını bozdukça, hukuksuzluk, baskı dozu artırıldıkça artırıldı. Eski ortağı, yeni baş düşmanı Fethullah Gülen Cemaati’ne, medyasına, şirketlerine, bürokrasisine karşı saldırılar artırılırken kendisine biat etmeyen ve ortadan giden Doğan Medya’sını bile tokatlamaya başladı. Dış dünyadan gelen yalnızlaştırıcı adımlar, daralan ekonomik darboğaz sinirleri iyice bozdu, bozuyor.
Suriye-Irak coğrafyasında IŞİD’e karşı, Kürt ittifaklı ABD-Rusya-İran koalisyonu ile iyice yalnızlaşan ve etrafı kuşatılan kaçak saray, yaklaşan 1 Kasım seçimlerine doğru, çıkmayan candan umut kesmemeyi tek doğru biliyor. İşte Ankara katliamına da böyle gelindi…
Gar’da canlı bomba
10 Ekim İnadına barış mitingi için, uzun süredir hazırlık yapılıyordu. Emek platformundaki örgütler, CHP ile HDP ile diğer tüm sol-sosyalist parti ve oluşumlarla da temas içinde görkemli bir miting hazırlığındaydılar ve yapılabilseydi, barış mitingi büyük ses getirecek, Gezi bileşenlerinin büyük bir gövde gösterisi olacak, Ak faşizmi demoralize edecekti.
Canlı bombaları Ankara Garı’na getirenler işte bunu önlemek üzere düğmeye vahşice bastılar. Tıpkı Suruç’ta olduğu gibi, hiçbir polisin burnu kanamadan patlatıldı bombalar ve hunharca 100’e yakın can alındı, 200’e yakın can ağır yaralandı, ortalık kan gölüne döndürüldü. KCK’nın tek taraflı saldırmazlık kararı alacağı belliyken ve menfur cinayetler işlenmeden saatler önce bu açıklanmışken bombalar patlatıldı, tarihi katliam hurharca gerçekleştirildi.
İşlenen cinayeti teşhis ve deşifre eden HDP’ye hemen saldırılar başlatıldı, Selahattin Demirtaş’a tutuklama tehditinden bile geri durulmadı. Daha cenazeler kaldırılmadan polis saldırıları başlatıldı, halkın tepkisini bastırmak için sosyal medya yavaşlatılırken anma gösterileri, protestolar yine polis baskısıyla yıldırılmak istendi. Tepkilerin büyüklüğünden korktukları için 3 gün yas ilanını yatıştırıcı olarak seçtiler.
Seçimleri yaptırmamak
1 Kasım seçimlerine kısa süre kala aklın çengeline takılı bir soru şu: Seçimler yaptırılacak mı? Diğer soru: seçimler yapılırsa, hile-hurda bulaştırılmadan ya da en az bulaşık olarak nasıl yapılacak?
Ankara garı katliamını göze alanların gönüllerinden, kaos ateşini büyütüp seçimi erteletmek geçebilir. Bu bir hedeftir.Ama hem iç, hem dış iklim buna izin vermeyebilir. Türkiye gibi kilit bir coğrafyada kaos ateşinin kontrolden çıkıp bir iç savaşı tetiklemesini, bölgeye kendi istikrarlarını getirmek isteyen büyük emperyal güçler bile istemez ve buna dönük eğilimleri özellikle ABD ve AB’nin anında kınadıkları ve tepki verdikleri biliniyor. Kaosu büyütme senaryosuna, Ak faşizmin sermaye kesiminden RTE’nin narına yanmak istemeyen muhtelif AKP’lilere kadar önemli bir kesimin de ayak diretmeleri muhtemeldir.
Seçimi yaptırmamak Ankara garı katliamıyla yıldırılıp korkutulmak,sindirilmek istense de CHP’lisinden HDP’lisine, sol-sosyalist muhaliflerle çatışmayı gerektirecektir. Ak faşizm için bu cephe hala en büyük caydırıcı güçtür ve öyle kalmak için ayrıca derlenip toparlanacaktır. Bir de MHP var tabii, göze alınması gereken.
Hileli seçim…
Seçimleri yaptırmama senaryosu seçenek olarak dursa da göze alınma ihtimali düşüktür. Geriye seçime korkutulmuş, sindirilmiş, katılımı engellenmiş hileli hurdalı bir iklimde gitme senaryosu kalmaktadır ve henüz çıkmayan canlarıyla bunu yapmak isteyecek, medya baskısı, tutuklamalar, göz altına almalar, Kürt politikacılarını keyfi tutuklamalarla, muhalif oyları en aza düşürmeyi amaçlayan bir rota izleyecekler. Geriye yapacakları başka bir şey yok. Ve bütün bunlara hazırlıklı olmak gerekiyor.
Ankara’daki devrim şehitlerinin yası elbette tutulacak, ama dimdik, ayakta ve bilenerek… Hiçbir baskıdan yılmadan yeniden bayraklar, flamalar derlenip dalgalandırılmalı. HDP’ye sahip çıkılmalı. HDP kadrolarına, binalarına dönük tüm saldırılara karşı aktif bir savunma çizgisi için örgütlenilmeli.
CHP, nicelik olarak en büyük seçmen kitlesiyle bu konjonktürde kilit bir rol üstlenmektedir. Topun ağzına sadece HDP değil, CHP de konulacaktır. Korkutularak, meydanlardan uzaklaştırılmak istenecektir. HDP ile dayanışması engellenmek istenecek, HDP’yi kriminalize etme suçuna MHP ile birlikte ortak edilmek istenecektir. Bu oyundan CHP herhalde uzak duracaktır. Yine de CHP’nin yüreklenmesi ve yüreklendirilmesi gerekiyor. Çöken Saray’dan korkmak değil, çatlağına esaslı bir tekmeyi bizzat CHP’nin atması gerekiyor.
Çoğu gitmiş, azı kalmıştır. Ama azı için de gayretli, kararlı, azimli ve cesur olmak gerekiyor. Bunu yapmalıyız, yasımızı tutarken bilenmeli ve Ankara katilamının küllerinden daha güçlenmiş olarak ayağa kalkmalıyız.