Büyüme “Yumuşuyor”, Sorunlar Katılaşıyor…
2012’yi yarıladık. Yani, 2 çeyrek yıl, geride kaldı. Veriler, biraz geriden geliyor, yılın yarısının ekonomi…
Kamu borç krizi ile baş edemeyen Avrupa’dan yine iyi haberler gelmedi. Avrupa İstatistik Ofisi Eurostate, 16 Ağustos’ta yayımladığı 2. Çeyrek büyüme verileri ile yine iç kararttı. Genelde büyüme ile ilgili olumlu haberler beklenmiyordu ama bu ölçüde daralmayı , Eurostate ‘flaş daralma’ olarak niteledi. Neydi iç karartıcı tablo? Bir kere Avrupa’nın ana gövdesi sayılan Avro bölgesinde, yani 27 üyenin 17’sinde ilk çeyrekte sıfır büyüme yaşanmıştı, şimdi ikinci çeyrekte de ekonominin yüzde 0,4 küçüldüğü açıklandı. AB-27’ye bakıldığında küçülmenin yüzde 0,2 olduğu görülüyordu.
Kamu borç yükü milli gelirinin yüzde 89’una yaklaşan Avro alanında borç dehşetini en derinden yaşayan ülkelerin başındaki Yunanistan’dan ikinci çeyrekte de yüzde 6,2 küçülme haberi geldi. İlk çeyreğin küçülmesi de yüzde 6,5 idi. Kan kaybı süren diğer Akdeniz’in Avro kurbanı Portekiz’de de ikinci çeyrekte yüzde 3,3 daralma yaşandığı anlaşıldı. Daha endişe veren , Avro alanınüçüncü büyük ekonomisi İtalya’da yaşananlar. Çizme, ikinci çeyrekte yüzde 2,5 daralma kaydetti. Aynı endişe verici durum İspanya için de geçerli. İspanya’da da ekonomi ikinci çeyrekte toparlayamadı ve yüzde 1 küçüldü.
Dolayısıyla, Avro ikliminde yaşama mücadelesi veren, büyük krize büyük kamu açıkları ve kamu borç yükleri ile yakalanıp son 3-4 yıldır bu çukurdan çıkmakta başarı kaydedemeyen, tersine durumları daha da kötüleşen Akdeniz Avrupalılarının durumunda bir iyileşme görünmüyor, bu ülkelere umut olacak formüllerde de bir gelişme yaşanmıyor pek.
Avrupa coğrafyasının irilerinden Fransa, ikinci çeyrekte küçülmedi ama dişe dokunur bir büyüme de görülmedi yüzde 0,3 milli gelir artışı göstermekle teselli buldu. Ama aynı şey İngiltere için geçerli değil. Ada’da yüzde 0,8’lik ikinci çeyrek daralması iç açıcı değil. Avro sisteminin patronu Almanya ise beklediği kadar toparlanamadı ve ikinci çeyreği yüzde 1 büyüme ile kapamak zorunda kaldı.
Avrupa’nın iç karartan ikinci çeyrek karnesine karşılık Batı’nın ve krizin merkezi ABD’de ikinci çeyrek büyümesi yüzde 2,2 olarak kayıtlara geçti. Ama yine de ABD’nin belini doğrultması, Avrupa’nın ayağa kalkmasına büyük ölçüde bağlı.
***
Avrupa’daki ikinci çeyreğin kötü performansı Türkiye’yi , ekonomiyi yöneten bakan takımını fena endişelendirdi. Daha bu sayılar yayımlanmadan Başbakan yardımcısı Ali Babacan, Orta Vadeli Program’da öngörülen yüzde 4 büyüme hedefini tutturmakta zorlanılacağını açıkladı. İlk çeyreği, yalancı altın ihracatı ile yüzde 3,2 büyümüş görünen ekonominin, gerçek büyümesi yüzde 2,6 olarak hesaplanıyor. Aynı şişirme ikinci çeyrek için ziyadesiyle geçerli ve bunu Eylül sonunda göreceğiz. İlk çeyrek içeride denizin bittiğini ve özel tüketim harcamalarının artmadığını göstermişti. Tek umut dış pazarda ise Avrupa tarafı kötü sinyaller veriyordu. Türkiye’nin dış ticaretinde ilk 6 ayda Avrupa’nın payı yüzde 40’ın altına gerilemiş durumda.. Özellikle otomotiv ve konfeksiyon gibi Avrupa odaklı alt sektörler için bu, iç karartıcı bir durum. Alternatif olarak yönelinen coğrafyaların bölgesel güçleri ise Türkiye’nin politik arenadaki, özelikle Suriye bahsindeki tutum ve davranışından hiç memnun değiller. BDT alanında Rusya, Orta Doğu alanında İran ve etkili olduğu Irak, ihraç pazarları gelişme sinyali vermiyor pek. Üstelik, dış kaynak girişine hiçbir kontrolün getirilmemesiyle hızlanan para akımları döviz kurunu aşağı itince ihracatçı iyice mutsuzluk sinyalleri verdi. TİM, hem kurdan şikayetçi oldu, hem ihracatçının kullandığı kredilerin fiyatından, hem de Avrupa’da gördüğü dirseklerden.
***
Şimdi bu kaygılarla, hiç olmasa yüzde 4’lük büyüme hedefinin çok altına düşmeyelim, telaşıyla, Merkez Bankası’na baskı artırıldı ve faizler gevşetiliyor. Bu, dış kaynak akımını biraz yavaşlatarak kurun daha çok aşağı gitmesine bir karşı tedbir olabilir. Böylece ihracatçının şikayeti olan düşük kur, yeniden tırmanışa geçebilir. Merkez’in faizi aşağı çevirmesi, tüketici kredilerinde ,iç talepte bir hareketlenmeyi de getirebilir. Biraz ihracatı, biraz iç talebi heyecanlandırarak yaratılacak hareketlilikle büyüme çarklarını biraz daha hızlandırmak, Eylül sonrasının yeni rotası. Bunun için kamu harcamalarının artırılması , bu rüzgardan da yararlanılması gündemde…
Bu yöneliş, enflasyonu zıplatmaz mı? Zıplatır, ama şimdi gerekli olan, hedef büyümenin çok gerisinde kalmamak…