Mustafa Sönmez

Küresel finans kapital, hep kendine yontarak sermaye birikimi çarkını döndürürken dünya nüfusunun ağırlıklı kısmını işsizlik, yoksulluk ve düşük gelire mahkum etti. Yaşanan krizin altında yatan bu  büyük eşitsizlik, uçurum, sonunda, tüketim eksikliği gibi devasa bir sorunla krizi patlattı. Şimdi krizi aşmanın, kapitalizmin ömrünü biraz daha uzatmanın yolu yordamı aranırken akıllara sosyal politikalar, krizin yükünün hiç olmasa bir kısmını zengin ülkelere, zengin sınıflara aktarma fikri de geliyor. Uygulama alanı bulup bulamayacağı bilinmemekle beraber, niyetler, planlar yapılıyor. Bunun için Yunanistan ve ABD’ye şöyle bir göz atmak yeterli.

Yunanistan, dayatılan acı reçetelere boyun eğmek yerine, “Biraz da sizin uykunuz kaçsın” diyerek alacaklılara rest çekmenin, krizin yükünü içeride adil olarak dağıtmanın arayışı içinde. AB ve IMF, yine dönüp dolaşıp Yunanistan’ın başına ekşiyip “Acı reçetemizi uygula” diye tutturuyorlar. Ama nafile…O reçeteyi, o halka uygulamak kolay iş değil. Kaldı ki, sonu yok. Avro prangası ile,  3 yıllık daralmadan büyümeye geçmek hiç kolay değil. Krizden çıkmanın yolu önce avrodan çıkmaktan, drahmiye dönmekten ve bu parayı devalüe ederek üretip dışa satmaktan geçiyor. İtalya,Portekiz,İspanya gibi öteki borçlulara “Kötü örnek” olma pahasına, artık bu fikri hayata geçirmek Yunanistan’ın ilk radikal adımı olacak. İkinci adım ise alacaklılara, “Alacağınızın bir kısmının üstüne soğuk su için” açıklaması yapmak. Temerrüde düştüm, sözünü duymaya az kaldı. Alacaklıların başında Fransız bankaları, ikinci sırada Alman bankaları geliyor.  Daha olabileceklerin konuşulması bile yüksek risk taşıyan bankaları sarsmaya yetti.

Alacaklı bankaların  duyacakları, “Ödeyemiyorum, alacağınızı unutun” sözünün ardından, bankalar zararı, ülke bütçelerine havale edecekler. Yani zarar, Fransız, Alman vergi mükelleflerinin üstüne yıkılmak istenecek. Tabi gürültüsüz patırtısız olmaz bu işler. Bakalım, seçim sandıklarında ne kurbanlar verilecek…

***

Krizin bozduğu ezberlere bir örnek de ABD’den. Merkez gelişmiş ülkeler içinde en adaletsiz bölüşüm ilişkisine sahip ABD’de tepedeki yüzde 10’luk nüfus, toplam gelirden yüzde 30 pay alıyor, yüzde 20’lik varlıklı nüfusun payı yüzde 50’yi buluyor (Bizdeki uçuruma yakın bir tablo).  ABD,  karşı karşıya bulunduğu bütçe açığı ve cari açık problemleri karşısında, yüzde 10’u aşan işsizliğin sistemi tehdit eder hale gelmesi karşısında radikal önlemlere yöneliyor. Öteden beri sol- sosyal demokratların önerdiği zenginleri daha çok vergilendirmeye, ABD de “cüret ediyor!”…Üstelik de bunu bir para baronu,  Buffet’ın, “Vergilendirin bizi” önerisinin ardından yapmaya  hazırlanıyor.
Yükselen işsizlik ve bütçe açığı gibi çözümü özünde birbiriyle tepişen iki soruna karşı,  bir tür ‘Robin Hood Planı”gündemde. Başkan Obama’nın alt-orta sınıfı gözeten ve istihdama destek olan bu planı, 450 milyar dolarlık bir portreye sahip. Kriz patladığında  Bush’un hazırlattığı, Obama’nın ise imzalamak durumunda kaldığı dönemin ekonomiyi canlandırma programının yarısına ancak varan bir paket…Obama paketi,  çalışanların vergi yükünü azaltan teşviklere yer verirken  işsizlik sigortası katkılarının arttırılması ve ekonomik açıdan zordaki eyaletlerin desteklenmesini içeriyor.  

Şimdi soru şu: Değirmenin suyu nereden gelecek? Sadece lüks tüketim vergileri yetmez bunlara. Yapılan açıklamaya göre, Obama, bu plana finans baronu Warren Buffet’ın önerdiği zengin vergisini de ekleyecek. Buffet, geçen ay New York Times için kaleme aldığı bir makalede, yılda 1 milyon dolardan fazla kazanan zenginlerden daha fazla vergi alınmasını öneriyordu. Cumhuriyetçi lider John Boehner ise bütçe açığının azaltılması için vergi salınmasına karşı çıkacaklarını açıkladı. Boehner, bütçe açığının giderilmesi için izlenmesi gereken yolun ‘Harcamalarda kısıntı ve reform’ olduğunu ifade ediyor.

***

Yunanistan , borçları ödemiyorum, avrodan da çıkıyorum, diyebilir mi ? ABD’de Obama, zenginlere, pamuk eller cebe, diyebilir mi? S&P’nin notunu düşürdüğü İtalya’nın başına gelecekler ve alacağı önlemler neler olacak ? Kriz öncesi uçuk-kaçık sayılan sosyal politika fikirleri, şimdi kriz denizinde çırpınanlara can simidi gibi…

Niyetlerin uygulama alanı bulup bulamayacağını ise yaşayarak göreceğiz…

Written by Mustafa Sönmez