Yılın ikinci çeyreğinin büyüme verisi yüzde 4,4 olarak açıklandı. Yılın tamamında yüzde 4 büyüme hedeflemiş ekonomi yönetimi için sevindirici bir haber gibi. 2013 için  büyüme hedefini yüzde 4’ten yüzde 3’e mi indirsek, hatta gelecek yıl için yüzde 5 değil de 4 mü yazsak,  diyenlerden Bakan Z.Çağlayan yine sevindirik  oldu. Yıllık yüzde 3,5’un altına inmez büyüme, diye kasıldı.  Ama, önceden de yazdım; bugünlerde en makbul gösterge büyüme, enflasyon vb. değil; en hayati gösterge cari açık

CARİ AÇIK/MİLLİ GELİR?

Özellikle Türkiye gibi dış sermaye ile çarkı dönen ülkeler için hayati konu, dış sermayenin ülkede kalıp kalmayacağı, onu tutmak. Çünkü, ABD’de FED’in değişen büyüme hedefli para politikası sermayeyi çağırıyor. “Sam Amca seni istiyor” duyurusunun sinyalini sermayeye Bernanke verdi, 18 Eylül toplantısında da tahvil alımında 10-15 milyar dolarlık kısıtlama kararının çıkma ihtimali yüksek ve bu karar uygulamaya geçince çevre ülkelerden 4 aydır başlayan sermaye çıkışları daha da hızlanacak.  O zaman da dış kaynak ile finanse edilen büyümeye rüzgar kalmayacak.

 Peki ekonomi ikinci çeyrekte yüzde 4,4 büyüyünce, yılın ilk yarısında, 6 ayda toplam büyüme oranı  ne oldu? Yüzde 3,4. Fena değil. İkinci yarı biraz soğusa bile yıl yüzde 3 ile rahat biter, hatta bakarsınız yüzde 3,5’u da bulur. Mesele bu değil. Herkes şu an hangi ülke büyüyor diye bakmıyor, hangi ülke kırılgan diye bakıyor. Ve bunu da cari açığa bakarak, sermaye çekilişinde yerli paranın ne kadar sarsıldığına bakarak yapıyor.

YÜZDE 9’A YAKIN AÇIK

Türkiye isterse yüzde 4 büyüsün, cari açığına bakıldığında herkesin ödünü koparıyor. Çünkü 6 ayda cari açığı 36 milyar dolar. Altı ayın milli gelirini ise TÜİK 409 milyar dolara yakın açıkladı. O zaman, bölün cari açığı milli gelire ediyor yüzde 8,8!…Müthiş bir oran. Dudak uçuklatıcı. 2012’nin ilk 6 ayından yukarıda. Çünkü 2012’nin ilk 6 ayında cari açık 30 milyar dolardı ve milli gelir de 374 milyar dolar. Yani cari açık/GSYH,  8 puandı. Geçen yıla göre ekonomi büyüdükçe cari açık da büyümüş, neredeyse 1 puan artmış.

Kaynak:TÜİK ve TCMB veritabanı

Geçen yılın tamamında cari açık/GSYH yüzde 6,1 olmuştu. Ekonominin yüzde 2,2 büyüdüğü yıl yani. Bu yıl, ekonomi yüzde 3-4 arası büyürse açık da yüzde 7 ‘den aşağı olmayacak ki, böyle açığı olan bir biz varız, bizden biraz aşağıda G.Afrika var.  Öteki kırılganların açıkları (mesela Hindistan, Endonezya) yüzde 4-5 dolayında.

İÇTALEPLE BÜYÜME

Gelelim, büyümenin detaylarına; ikinci çeyreğin yüzde 4,4 büyümesine harcamalardan bakarsak , hanehalkı harcamalarının etkili olduğu anlaşılıyor. Nisan ayında faizler gevşetilip tüketici kredilerinin kullanımı teşvik edilince, ertelenmiş alımlar da yapıldı. Otomobil de alan oldu, beyaz eşya, elektronik, mobilya alan da. Haliyle, arttı özel harcamalar. Stoklardan da büyümeye destek gelmiş.

Büyümeye  diğer bir rüzgar devletten. Seçimli döneme girdiğimiz için elini sakınmıyor iktidar harcamadan. Devletin tüketim harcamalarında artış yüzde 7’nin üstünde. Daha çok da mal ve hizmet alımlarında sıkı bir artış var; yüzde 10…Özelin yatırım harcamaları artmak yerine eksiye geçerken devletinki artmış görünüyor. Ne kadar? Yüzde 60!…Yol, havalimanı, kentsel altyapı doludizgin sürüyor haliyle…

Üretim penceresinden bakıldığında 6 aylık yüzde 3,7 büyümede  başrollerde inşaat var. Sektörde büyüme yüzde 7 dolayında. Tarım da yüzde 5 dolayında büyüyen bir sektör. Turizm ise yüzde 15 ile göz kamaştırmış durumda. Finans sektöründe de yüzde 7’nin üstünde büyüme kaydedilmiş. Bütün bunların yanında imalat sanayindeki büyümenin 6 aylık performansı yüzde 2,5 ile ortalamanın çok gerisinde.   

Written by Mustafa Sönmez