Recep Tayyip Erdoğan’ın “tek adam” olarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne (CHS) geçişini başlatan 24 Haziran 2018 seçimlerinin üzerinden dört yıl geçti.

Bu dört yılda yasama, yürütme yetkilerini ağırlıkla tek elde toplayan Erdoğan, yargıya da doğrudan etki etme gücü elde etti. Ekonomide “tek adam” yetkileriyle birikmekte olan sorunları aşacağını taahhüt eden Erdoğan’ın seçmene şu vaadi hâlâ belleklerde: “24’ünde bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz.” Ancak bu sözlerin dördüncü yıl dönümünde görülen ise döviz şokları, ardından gelen ağır enflasyon ve derin yoksullaşma oldu. Bu sorunlarla bunalan seçmenin Erdoğan’ı belki de beşinci iktidar yılını tamamlamadan bir erken seçim ile iktidardan indirme ihtimali hızla artıyor.

Uzun zamandır inşasını planladığı CHS ile biriken sorunları, topladığı yetkilerle hemen halledebileceğini, bununla da toplumdan büyük takdir sağlayacağını uman Erdoğan, özellikle ekonomide Merkez Bankası’nın bağımsızlığını tanımayacağını ve “faiz sebep, enflasyon sonuç” şiarıyla hareket edeceğini 15 Mayıs 2018’de Londra’da Bloomberg’e verdiği mülakatla dış piyasalara duyurdu. Yabancı fonları “bekle gör” durumuna geçiren bu demeç, Erdoğan iktidar olduktan sonra sermaye girişini oldukça zayıflattı.

Erdoğan, yeni iktidarının ilk döviz şokunu 2018 Ağustos ayında “Papaz Brunson krizi” ile yaşadı. Dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın sert çıkışlarına neden olan Brunson’un tutukluluğu, dolar fiyatını iki ayda sert biçimde tırmandırdı ve 1 dolar 4,6 TL’den 6,4 TL’ye çıktı. Bu şok ile TL yüzde 28’e yakın değer kaybetti. Kriz ancak 13 Eylül 2018’de TL faizinin 6 puandan fazla artırılarak yüzde 24’e çıkarılması ile kontrole alınabildi. 2018 enflasyonu ise yüzde 20’nin üstüne çıkarak bir tehdit hâline geldi.

Written by Mustafa Sönmez