Kısa adı TİM olan Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı Temmuz ihracat verileri, kaç zamandır gözden uzak tutulmak istenen kara bulutların yaklaşmakta olduğunu, tehlike  sinyallerinin yanıp sönmeye başladığını gösteriyor. Tabii, anlayana… İran’a enerji ödemesini külçe altınla yapıp bunu ihracat göstermekte ısrarlı olan Hükümet ve hıkdeyicisi TÜİK, bu ayın sonunda, TİM’in ihracat rakamlarına, altın ihracatı yalanını ekleyerek, ihracatta hiç de azalma olmadığına hükmedeceklerdir, kuşkunuz olmasın. Canları isterse. Kendilerini kandırırlar.

TİM, Temmuz ihracatının 10,8 milyar dolara gerilerken geçen Temmuz’a göre yüzde 5,5 düşüş gösterdiğini söylüyor bize. Bu, 2009 krizinden bu yana görülen ilk ihracat gerilemesi. O anlamda es geçilecek, arızi bir gerileme gibi görünmüyor. İhracattaki gerilemenin , büyümeyi, onun da işsizliği etkilemesi kaçınılmaz.

Kaynak: TİM veritabanı

İhracatta kan kaybının esas olarak Avrupa’dan kaynaklandığı anlaşılıyor. Temmuz gerilemesi yüzde 21’i bulurken ilk 7 ayın kaybı da yüzde 10’un üstünde. AB’nin Türkiye’nin toplam ihracatındaki payı yüzde 42’ye kadar gerilemiş durumda. Kaybın telafisi için, ihracatta yüzde 11-12 dolayında payı olan Rusya ve çevresine (BDT), yönelinmiş (yüzde 17 artış) ama yetmemiş. Yine kaybın,  ihracatta yüzde 30 dolayında payı olan Orta Doğu ile Kuzey Afrika’dan telafisine gayret edilmiş (yüzde 9 artış) ama, o da yetmemiş. Hele ki Orta Doğu’da yaşanan kaos, özellikle Güney illerimizin ihracatını da duman etmiş durumda. Gerileme kesin.

***

Yeniden AB’ye dönersek; ihracata, dolayısıyla ekonominin bütününe en büyük tehdit AB’den. Temmuz ayında geneldeki ihracat gerilemesi yüzde 21’i bulurken İtalya’ya ihracat yüzde 35, Fransa’ya yüzde 21, Almanya’ya yüzde 20, İngiltere’ye yüzde 16 düşüş gösterdi. İlk 7 aydaki gerileme ise yüzde 10 oldu. Özellikle otomotiv ve konfeksiyon gibi lider ihracatçı sektörlerin Avrupa payı yüksek. Hazır giyim ihracatında AB’nin payı yüzde 76, otomotivde ise yüzde 68. Buralarda yaşanan gerileme, anında otomotiv üssü Bursa’da ve konfeksiyon üssü İstanbul’da büzülme, buruşma yaratıyor.

AB’de durum iyiye gitmiyor. Avro alanında kamu borç krizi dinmek bilmiyor. İlk çeyrek için açıklanan kamu borcu/milli gelir oranı yüzde 88’i aşmıştı. İkinci çeyrekte düşmüş olması mümkün değil. Ölümcül faizlerle borçlarını döndürmeye çabalayan İtalya ve İspanya, bütün AB’ye istikrarsızlık yayıyor, büyüme eğilimlerini köreltiyor. Bu, Türkiye’den mal alımı için de iyiye işaret değil,elbette. Bu durum kısa sürede iyileşme vaat etmediği için Türkiye’nin AB’den, özellikle otomotiv ve konfeksiyonda kan kaybı sürecek gibi…

***

İhracatçılar, kurlardan ve ihracatçıya kullandırılan faizlerin yüksekliğinden şikayetçi. Merkez Bankası , kur ve faizleri Orta Vadeli Program’daki yüzde 4 büyüme ve yüzde 5-6 oranlık enflasyon hedefine göre ayarlama çabasında. Döviz kurunun seyrinden ihracatçı memnun değil. Kendisini daha çok koruyup kollayacak bir kur politikası talep ediyor. Ama, öte yanda da Merkez Bankası’nın düşünmek zorunda kaldığı 310 milyar dolarlık dış borç yükü var. Bu borcun da üçte ikisi özel sektörün. Kurun yukarı çıkarılması, borçluları allak bullak edebilir. İşin bir de bu tarafı var. Keza, hedeflere uygun bir kredi sıkılığından ihracatçılar yine şikayetçi, hiç olmasa, ihracat kredileri için anlayışlı davranın, deseler de sözlerini pek dinletmiyorlar.

AB pazarında, Türkiye ile aynı kulvarda yarışan Asya ülkeleri ile yapılan Serbest Ticaret Anlaşmaları, bir başka keyif kaçırıcı gelişme ihracatçılar açısından. Güney Kore gibi ihracatta yarışılması güç devlerle AB sahasında at oynatmak, yeni pazar kayıpları anlamına gelecek.

Özetle, Temmuz ihracatı, iç pazarı da büzülmüş Türkiye’de sanayi için, istihdam için iyi sinyaller vermiyor. Ortaya çıkacak defoları kamu bütçesinden telafi etmek için AKP iktidarı elini tutamaz halde ama o da dipsiz kuyu değil. Bir yere kadar. Türkiye 2008 sonunda 2009 başında gördüğü  kötü rüyayı, yeniden görebilir.

Written by Mustafa Sönmez