Ergenekon, Balyoz,KCK, Oda TV operasyonları ile hile,desiseye gark olan AKP siyasetinin ekonomisi temiz olabilir mi? Orada da hile, hurda diz boyu. Öyle ki, “Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu (Financial Action Task Force, FATF), Türkiye’yi, Kara Para ile Mücadele mevzuatında stratejik açıkları bulunan ülkeler listesinde gösteriyor. Türkiye’nin dışında bu grupta yer alan ülkeler arasında Endonezya, Pakistan, Bolivya, Küba, Etiyopya, Kenya ve Suriye de var.  Suriye ile bu kümede yer almak hoş, değil mi? FATF’dan yapılan açıklamalarda , Türkiye’de söz konusu mevzuat açıklarının giderilmesine yönelik yüksek düzeyde siyasi bir taahhüt bulunmasına rağmen,  Eylem Planını uygulama konusunda Türkiye’nin herhangi bir ilerleme göstermediği ifade ediliyor. Bu vurdumduymazlık ya da cüret sürerse Türkiye’nin başına çok iş açılır, ya da açmak isteyenler şimdi kullanmadıkları bu kozu, zamanı geldiğinde, kullanmakta hiç tereddüt etmezler.

AKP rejimi, “kara paracı” sicilden sıyrılmak yerine bunu pekiştirecek icraatlar içinde. Bunlardan biri malum; İran’a olan enerji fatura borcunu “altın ihracatı” şeklinde yapma katakullisi. Son aylarda ödemenin adresi İran’dan BAE’ye çevrildi ama alıcı yine İran…Bu işlemin  faturasının eninde sonunda Türkiye’nin önüne konulacağı açık. Ama esas lafı bankalardaki altın mevduatına getirmek istiyorum.

***

Bir bankamız şöyle çağırıyor para sahiplerini;  “ Bileziklerinizi, yüzüklerinizi, cumhuriyet liralarınızı kısaca tüm takılarınızı ve altınlarınızı  getirin, uzman eksperler tarafından değerleyip gram bazında güvenli bir şekilde anında hesabınıza yatıralım. Hesabınızdaki altınları ister biriktirin, ister 24 saat ulaşabileceğiniz hesabınızdan ihtiyacınız kadarını bozdurun. Üstelik hesap işletim ücreti ödemeyin. Dilerseniz altınınıza altın kazanabilirsiniz.”

Yastık altındaki birikimleri “ekonomiye kazandırmak” gibi masum ve itiraz götürmez bir gerekçe ile başlatılan  altın mevduatı uygulaması çok hızlı kabul gördü. Yastık altında 5 bin ton altın bulunduğu, bunun karşılığının 300 küsur milyar dolar ettiği gibi “şehir efsaneleri” yayıldıktan sonra bunu ekonomiye çekmek “farz” haline getirilince , “kara para aklama ihtimali” de “Olacak o kadar”a dönüyor… Bunun için de Merkez Bankası ,  bankaların TL “Kanuni Karşılıkları”nın yüzde 30’a varan kısmını altın olarak tutabilecekleri kararını aldı önce. Bu, altına hücumu kızıştırdı. Bankalar, hesaplara faiz vermedikleri için, “altın hesabı” açılması yolu ile altın toplamaya ve MB’ye karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmeye başladılar. Böylece, bankaların kârlılığı da arttı.

***

Altın mevduatı çok değil, 2 yıl önce 2 milyar TL’yi ancak bulurken bu yılın Eylül sonunda 16,2 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Yüzde 700’ün üstünde artış!…İki yıl önce  bankaların topladığı mevduatın sadece yüzde 0,3’ü altın mevduatıydı. Eylül 2012’de altın mevduatının payı yüzde 2,2’ye çıktı. Bankaların altın hesabı müşterileri arasında sadece sıradan kişiler değil, altın işiyle uğraşan şirket,esnaf ile yabancılar da var. Altın hesapları ağırlıkla vadesiz.  Altın sahibi,  hesap  açtırıyor, banka, hurda altınını rafineriye gönderip külçe altına çeviriyor. Sahip de isterse hemen altınını geri çekebiliyor. Rafinaj masrafını banka karşılamış oluyor. Ama banka da, bir komisyon alıyor. MB’nin karı ne? MB de rezerv şişiriyor bu yolla. 24 Ekim 2012 itibariyle 114,7 milyar dolar olan döviz rezervinin 18 milyar dolarlık kısmı altın mevcutlarından oluşuyordu. Bu tutarın üçte ikisi yani yaklaşık 11 milyar dolarlık kısmı bankaların zorunlu karşılık olarak tuttuğu altınlardan kaynaklanıyor.

 

Gelelim altın mevduatı patlamasının arkasındaki gerçek nedene…Çok rahatlıkla iddia edilebilir ki, bu, kara paracılara yol oldu ve AKP rejimi, “aklama”yı dert etmeyerek bu kapıyı  açtı. Bir kere  bankalara getirilen altının miktarı ne olursa olsun, kaynağı, nereden buldun, sorusu sorulmuyor. Sorsa da cevap hazır, düğündeki takılar, anamdan, babamdan kaldı, sandıktan çıktı, vs… Olamaz mı?

Açılan bu yol, her tür yerli-yabancı  kara para sahibine gün doğurdu haliyle. Ekonomiye sokamadığın kara paranla piyasadan bilezik vs. olarak altın alırsın. Sonra bunu bankaya götürürsün, banka senin için hesap açar, altınını külçe altına dönüştürür. Sen de bunu gönül rahatlığıyla gider geri alır, satar ve dolara çevirirsin, bankada yıkandığı için artık temizdir ve İsviçre’ye mi, başka ülkeye mi  olur, dilediğince transfer edersin…

Bu yolla yerli-yabancı milyarlarca kara para sahibinin, AKP rejimi marifetiyle, Türk banka sistemini kullanarak  kirli milyarlarını akladığı gün gibi ortada…

 

 

 

Written by Mustafa Sönmez