Kimberley/

Afrika deyince akla hemen açlık, yoksulluk gelir. Bu çağda bile   Afrika’da açlıktan ölmek üzere olan binlerce insan olduğu sık sık duyurulur, yardım kampanyaları başlatılır.Yoksulluk, kıtanın en güçlüsü olarak bilinen G.Afrika’nın bile gündeminden inmemiş henüz. Siyahların iktidarı 20 yılı bulmak üzere ve bu iktidar yoksullukla mücadeleye her zaman önem verse de yoksulluk bugün en önemli gündem maddesi.

RESMİ YOKSULLUK

Sayılara bakılırsa G.Afrika’da işsizlik oranı yüzde 25’i buluyor. Yoksulluk sınırının altındaki nüfus yüzde 35’e yakın(Bizde yüzde 23 olarak açıklandı). Soğuk sayılar neyi, ne kadar anlatabilir, insanın gördükleri karşısında. Johannesburg’dan 50 kilometre kadar çıkıldığında Angus ismli bir bölgede tren yolunun bir tarafında ağır metal ve kimyasal kokuların yükseldiği fabrikalar görüyorsunuz . Tren yolunun öteki yanında, fabrikaların karşısında ise binlerce gecekondu. Gecekondu dediysem bizim gecekondular gelmesin gözünüzün önüne. Bunlar tenekeden barınaklar. Devlet her birinin önüne nöbetçi kulübesine benzer tuvaletler yapmış. Salgın hastalıklara yol açmasın ortam diye. Böyle bir perişan görüntüye her halde ancak Afrika’nın başka bölgelerinde rastlayabilirsiniz.

Yoksulluk, madalyonun bir yüzü. Varsıllık, insaf ölçülerini aşan varsıllık olmasa böyle yoksulluklar olur muydu? Bu güzel ülkede herkese yetecek kadar toprak, yer altı, yer üstü zenginliğinin olduğu ortada. Öyle olmasa yüzyıllar önce G.Afrika’yı önce Hollandalılar, sonra İngilizler gelip istila ederler miydi? Öyle olmasa tüm Afrika Avrupalı sömürgeciler tarafından paylaşılır mıydı? Az mı kan döküldü sömürgecileri defetmek için?

YENİ SÖMÜRGECİLİK

Gelin görin ki, Afrika’nın tümünde sömürgeciliği sonlandırmak, G.Afrika’da 20 yıl önce beyazları iktidardan indiren özgür seçim sistemine kavuşmak, buradan siyah iktidarı kurmak, derin yoksulluğu ortadan kaldırmaya yetmemiş. Çoğu Afrika ülkesinde eskinin sömürgecileri yeni yüzleriyle, ‘Doğrudan yabancı sermaye’, sıcak para yatırımcıları, dış kredi açan bankalar biçiminde düzenlerini sürdürdüler. Sömürülen siyahlar iktidarı alsalar da bu, alt sınıf, yoksul siyahların iktidarı olamadı ya da başlarda öyle iken yeni işbirlikçi siyahların iktidarı haline dönüştü ve yoksulluğun alt edilmesi, gelir dağılımının düzeltilmesi konusunda çok yol alınamadı. Kara Afrika yine açlıkla, yokluk ve yoksulluklardan kırılan kıta olmaya devam etti.

G.AFRİKA FARKLI MI?

Durum G.Afrika’nın siyah iktidarı için farklı mı?  Siyahların iktidara geldikleri 1994 ve sonrası yıllar dünyada neoliberal rüzgarların estiği, tüm ülkelere liberalleşmenin, özelleştırmenin dayatıldığı yıllardı. Ayak direteni global kapitalizm dışlıyordu. G.Afrika’nın yeni iktidarı da genel iklime direnmedi. Radikal adımlardan uzak durdu. Ne bir kamulaştırma, millileştirme, ne de özel vergileme…Gelir ve servet eşitsizliğini azaltmaya dönük hiç bir radikal adım atılmadı. Savunmada kalındı.

Beyazların hakimiyetindeki ekonomiyi siyah iktidar olarak yönetmek, birikimin ortamını yeniden kurmakla yüz yüze kaldı. Mülkiyet ilişkileri değişmediği gibi, yeni özelleştirmeler ve liberalleşme ile sosyal program uygulamaya alan açılamadı. Bu beyaz egemenliğindeki dünyanın en adaletsiz gelir dağılımına sahip olma ayıbından kolay kolay kurtulamamak demekti aynı zamanda.

Haksızlık olmasın, siyah iktidar istihdam yaratmaya, yoksulluğun büyümesini önlemeye dönük programlar da uygulanıyor ama bu, henüz elle tutulur sonuçlar yaratabilmiş değil.

Kıssadan hisse, özgür seçimler, kimliklerin tanınması ve özgürce gelişiminin önünün açılması elbette önemli kazanımlar, ama yetmiyor, ekonomik eşitsizlikleri azaltmak için de radikal adımlar atmak gerekiyor. G.Afrika siyah yönetimi, bunu henüz başarabilmiş değil.

 

Written by Mustafa Sönmez