Rehine TÜSİAD, Rehine Medya… (2)
Büyük sermayenin AKP iktidarı ile rehinelik ilişkisi giderek bir ‘Stockholm Sendromu’na, celladına aşıklık durumuna dönerken…
Küresel krizin yarattığı daralmaya rağmen, turizm kendisini ilk toplayan sektörlerden biri. Dünya Turizm Örgütü(WTO)’nün verilerine göre krizin patladığı yıl dünya turist trafiği yüzde 6’ya yakın daraldı, ancak daha sonra toparlandı ve son 3 yıldır yüzde 4-5 oranında artışlar yaşadı. 2012, 1 milyar 35 milyon turist ile kapandı. Çok değil, 1990’da dünyada 450 milyon seyahat gerçekleşiyordu. Yirmi küsur yılın sonunda sayı, 1 milyar turisti aştı. Seyahatlerin yarısı havayolları ile yapılıyor ve yarısından çoğu da eğlence,dinlence amaçlı. Hızla büyüyen bir sektör turizm. Dünyada ve dünya hasılasında yüzde 6’lık bir payı var.
METALAŞAN TURİZM
Ancak, kapitalizm her şeyi olduğu gibi, seyahati de hızla metalaştırdı ve insanların gezme-görme, seyahat etme haklarından daha çok para kazanmanın yolları endüstrileştirildi;turizm pazarı 1 trilyon 75 milyar doları bulmuş durumda. Bu pazarın aslan payını da tabii ki merkez kapitalist ülkeler kapıyorlar, Türkiye gibi ülkeler kırıntılarla idare ediyor. 2012 yılında 1 milyar 35 milyon turist, harcamalarının yüzde 53,3’ünü gelişmiş merkez ülkelerde yaptılar, çevre ülkeler ise harcamalardan yüzde 42,7 pay aldılar.
Kaynak:Dünya Turizm Örgütü WTO, veritabanı
Avrupa kıtası, dünya turizm harcamalarının yüzde 52’sinin yapıldığı coğrafya olarak ilk sırada. Asya ülkeleri pastadan yüzde 23 pay alıyor.Tüm Amerika kıtası da yüzde 16 alırken gariban Afrika’nın payına ancak kırıntılar düşüyor.
İLK SEKİZDE TÜRKİYE
Dünya turizm endüstrisinin ilk 8 ülkesi, dünya turizm pastasının yüzde 40’ını alıyor. Kaynak:Dünya Turizm Örgütü WTO, veritabanı Bunların başını da ABD çekiyor ve yılda 126 milyar dolar, sırf turizmden gelir sağlıyor,
hem de turist başına neredeyse 2 bin dolar harcama ile…Avrupa’dan, gelir olarak İspanya yıllık 60 milyar dolara yaklaşan turizm geliri ile ilk sırayı alırken Fransa, gelen turist kalabalığına karşılık İspanya’nın altında kalıyor. İtalya,Almanya ve İngiltere, turizm geliri açısından diğer önemli ülkeler. Türkiye ise bütün bunların altında ve yıllık 26 milyar dolarlık turizm geliri ile 8’nci sırada yer alıyor. Asya’nın liderliğini ise Çin yapıyor tabii ki ve dördüncü sırayı alıyor.
Bu sıralamada Türkiye 2012’de 35 milyonu bulan yabancı ziyaretçi girişine karşılık 26 milyar dolarlık turizm geliri ile, kişi başına turizm harcamasında pek gerilerde. İlk 8 ülkenin kişi başına turist harcaması 1100 dolara yaklaşırken Türkiye’ninki 743 dolar ile bu ortalamanın üçte ikisini ancak buluyor. Bu, Türkiye turizminin müzmin hastalığı ve aşmayı başarmada çok yavaş olduğu söylenmeli.
NE KADARI TURİST?
Aslında, Türkiye turizm istatistiklerine “turist” diye giren yabancı ziyaretçilerinin esaslı bir ayıklanmaya ihtiyacı var. Çünkü, 2012’de 35 milyon olan ve 2013 sonunda 38 milyona çıkması beklenen yabancı girişlerinin hepsi, ortalama 750 dolar harcayacak kadar “turist” değiller. Bu istatistiklere girenler, Emniyet’in kayıtlarına pasaport ile ülkeye girip çıkanlar. Bunlar arasında, Gürcistan’dan Rize’ye kaçak inşaat işçisi, çay toplama işçisi olarak gelenler de var, Irak’tan Hakkari’deki akrabasına bayram ziyareti için birkaç günlüğüne gelen de. Dolayısıyla, bu ziyaret trafiği, turizmden sağlandığı tahmin edilen gelire bölündüğünde ortalama turist geliri de düşük çıkıyor.
Ama ortalamayı düşüren sadece bu gerçeklik değil; Öteden beri biliniyor ki, Türkiye’de plansız otel inşaatları, tatil köyü projeleri ile ortaya büyük bir yatak arzı çıktı ve bunları satmak için büyük dampingler yapıldığı bir gerçek. Özellikle kum-deniz-güneş turizminin hakim olduğu Antalya bölgesinde “her şey dahil” sistemiyle yapılan satışlar, altın yumurtlaması gereken turizmden yeterli katma değeri üretememe sonucunu da doğuruyor.
Kaynak:TCMB.Ödemeler dengesi veri tabanı
Çok iyi biliniyor ki, Türkiye hem lojistiği, hem doğa ve kültür varlıkları ile turizmin her çeşidinin geliştirilebileceği, hem de bunun ülkenin her bölgesinde yapılabileceği bir zenginliğe sahip. Ama gelin görün ki turistlerin ağırlıklı kısmı ucuzcu turizmin merkezi Antalya’yı ve sonra da İstanbul’u ziyarete geliyorlar, diğer bölgelerimiz hak ettikleri turisti çekemiyor, bu endüstriden nasiplenemiyorlar. Muhafazakar iktidarın zaten turizmle başı hoş değil ama dövize ihtiyacı olduğu için katlanıyor, onu da Anadolu’ya yaymaya pek yanaşmıyor. Dolayısıyla Anadolu’nun kültürden, doğaya, inançtan spora, yaylaya, dağcılığa birçok turizm çeşidine uygun illerinde turizm yeterince büyüyemiyor. Bunun sonuçta cari işlemlere de yansıması var. Turizm , kendi başına daha önemli bir döviz gelir kaynağı olabilecekken olamıyor. Bu yılın ilk 8 ayında sağlanan turizm gelirleri, ithalat faturasının ancak yüzde 12’sini karşılayabilecek durumda. Hem de sürdürülebilirlik ilkesine uymadan doğayı tahrip ederek, betonlaştırarak icra edilen bir turizmin katkısı bu.
Attığınız taş, kuşa değse bari…