Cumhuriyetin kuruluşunun 99. yılını kutlama törenleri kapsamında, Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ün “Anıtkabir” ini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir Özel Defterine şunları yazdı: “Bu tarihî günü, ülkemizin ilk yerli elektrikli otomobili olan Togg’un üretim tesisinin açılışını yaparak taçlandırmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Önümüze çıkarılan engellere aldırmadan içinde bulunduğumuz asrı Türkiye Yüzyılı yapmak ve milletimizi hayalleriyle buluşturmak için mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz.”.

Erdoğan, 29 Ekim gibi önemli bir tarihi günü, yaklaşan genel seçimlere dönük değerlendirdi ve “Türkiye yüzyılı” adlı bir sunumu ve onun bir parçası olarak “ilk yerli elektrikli otomobil Togg”u sahneye sürdü. Yola sürmedi, sahneye sürdü, çünkü otomobilin yola çıkması için daha tamamlanması gereken önemli işlemler var. Ama seçim hamlesi olarak 29 Ekim gibi kritik bir tarih sayfasını kaçırmamak gerekiyordu. Erdoğan da onu yaptı.

Togg’un otomobil endüstrisindeki yeri, ekonomik rasyonalitesi, elbette tartışılıyor ve tartışılacak, ama şimdilik Togg, daha çok bir politik malzeme ve seçimlere kadar da öyle kalacak. Ekonomik optikten bakıldığında ise fotoğraf farklı.

Türkiye, küresel otomobil sanayiinin önemli bir halkası. 1970’lerde başlayan dünya üretim zincirine eklemlenme, özellikle 1990’lar ve 2000’lerde hız kazandı. Coğrafi avantajının da etkisiyle Ford, Mercedes, Renault, Toyota, Hyundai, Fiat gibi dünya devi birçok otomotiv üreticisi için Türkiye, 1970’lerde başlayan 1990’larda ve 2000’lerde ivmelenen bir süreçte önemli bir üretim üssü haline geldi. 1990’larda yılda 300 bin olan otomobil üretimi, özellikle AB için üretimin Türkiye’ye kaydırılmasıyla hızla arttı ve bazı yıllarda  1,2 milyon adet  otomobil üretimi düzeyine ulaştı.

2021’de görece gerilese de üretilen otomobil sayısı 783 bini bulurken 335 bin adet de ithal oto iç pazara girdi. Türkiye’nin 2021’de ihraç ettiği otomobil ise 565 bini buldu. Bu, arzın yarısının ihracı anlamına geliyor. Türkiye sadece otomobil ihracından yılda 9-10 milyar dolar dolayında döviz geliri elde ediyor. Geniş tanımla otomotiv sanayiinin, yan sanayi ile birlikte 2021’de  ihracatı 25 milyar doları bulurken ithalatı 16 milyar dolayında gerçekleşti. Bu da otomotivde net ihracatçı ülke olmak demek.

 

Küresel otomotiv değer zincirinden, iç pazarın yanında, otomotiv yan sanayiinin de katkısıyla yılda ortalama 25-30 milyar dolarlık ihracat geliri elde edebilecek bir kapasiteye ulaşmış olsa da Türkiye’nin  “fikri mülkiyeti”, yani lisansı, know-how’ı kendisine ait bir yatırımı olamadı. Dünya pazarındaki oligopol yapı, sadece Türkiye’ye değil, birçok gelişmekte olan ülkeye bu şansı tanımadı. Otomobil yatırımcıları da böyle bir şeye kalkışmaktansa, çokuluslu firmaların işbölümünden en iyi rolü almanın daha rasyonel olduğuna inandılar, fikri mülkiyeti kendilerine ait bir yatırımı, “Macera” olarak nitelendirdiler.

 

Erdoğan, daha 2011’de kurmakta olduğu yeni rejimin sembollerinden biri olarak “yerli ve milli otomobil” üretmek gerektiğini sanayicilere duyurdu. Ama, bu davete katılan pek olmadı. O da, iş insanları yarı resmi çatı örgütü Türkiye Odalar Birliği’ni (TOBB) bu projeye öncü yaparak ısrarını sürdürdü  ve 2017 yılında Türkiye Otomobil Girişim Grubu (Togg) şirketi kuruldu. Ortaklar arasında iki otomotiv yatırımcısı vardı: Anadolu Grubu ve İnan Kıraç Grubu, ancak bunlardan ikincisi ortaklığını sürdürmedi çekildi, ortaklar Zorlu, Turkcell , TOBB ve Anadolu Grubu olarak kaldılar. Yatırıma, Erdoğan’ın talimatıyla Bursa Gemlik’te  büyük bir eski askeri alan tahsis edilirken sağlanan teşvikler bununla kalmadı. Gümrük Vergisi muafiyeti, Katma Değer Vergisi istisnası, yüzde 100 vergi indirimi, azami tutar sınırı olmaksızın 10 yıllık sigorta primi işveren hissesi desteği, 10 yıllık Gelir Vergisi stopajı desteği, azami 360 milyon liralık nitelikli personel desteği, faiz ve kâr payı desteği de teşvik paketinde yer aldı. Hükümet ayrıca 2035 yılına kadar kamu için toplamda 30 bin araçlık alım garantisi verdi.

Togg,’un 29 Ekim’de sahneye sürülmesi sırasında Erdoğan şöyle konuştu; “Şimdi Togg Avrupa’nın yollarına girdiği zaman ciddi manada tutuşacaklar. Ne diyecekler? ‘Çılgın Türkler geliyor’ diyecekler. Şimdi ne diyorlar, bunu kim alacak. Satamazsınız. Şimdi bunu söylemeye başladılar. Bunun cevabını da onlara milletimiz verecek. Togg’un onaylı ilk seri üretimi aracını satın alma siparişini buradan firmamıza tekrar iletiyorum. (…)Alacağımız otomobilin rengini refikam Emine Hanımla istişare edeceğiz, sonra karar vereceğiz. (…) Yeni nesil bir girişim olan Togg, aracısız bir şekilde vatandaşlarla buluşacak. Vatandaşlar Şubat’ta başlayacak ön satışla birlikte siparişlerini verebilecekler.

 

Togg Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş ise , Togg’un trafiğe çıkma tarihini 2023 martın sonu olarak belirlediklerini kaydetti. Karakaş, “.. fikri mülkiyet hakkı tamamıyla Türkiye’mize ait, bizlere ait bir akıllı cihazdan bahsetmiştik. Bunun küresel boyutta rekabet edebileceğinden bahsetmiştik. Ve biz bunları şimdi adım adım hayata geçirdik ” diye konuştu.

Yılda yaklaşık 350 bini ithal, 600 bin otomobilin satıldığı Türkiye piyasasında yarışacak Togg’un servis ve yakıt konusu Togg için en önemli sorunlar olarak ifade ediliyor. Togg, model olarak “Kompakt sınıf” adı da verilen C segmenti SUV araçları tercih etti. Orta boyutlu, sportif görünümlü bu tür araçlar Türkiye’de ilgi görüyor. Togg’un daha uygun maliyetli, B sınıfı sedan bir aracı 2-3 yıl sonra piyasaya süreceği ifade ediliyor. Başlangıçta cazip fiyatlı bir model yerine Togg’un, dünya piyasasına güçlü bir imaj ile çıkmak için tercihini C-SUV’dan yana kullandığı belirtiliyor. Otomobil habercisi Emre Özpeynirci. “Tanıtıldığında 900 bin TL bile deseler, enflasyon ve kur baskısı yüzünden Mart ayında yine bir milyon TL’nin üzerine gelecektir fiyatı ” görüşünde.

Togg, seçime doğru sahneye sürüldü, henüz yollarda yok. Asıl yollarda göründüğünde üstüne daha çok tartışma yapılacak gibi görünüyor.

 

Written by Mustafa Sönmez