Kısa adı TİM olan Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin, “mücevher ihracatı birincisi” sıfatıyla 17/25 Aralık soruşturmalarının baş aktörü Reza Zarrab’a , RTE’nin katıldığı törende ödül vermesi, ödülü de iki bakanın sunması ortalığı ayağa kaldırdı.Nasıl kaldırmasın?
Birincisi, Zarrab hala önemli bir suç zannı altında.İkincisi, mücevher ihracatı devede kulak, esas olarak külçe altın dış ticareti işinde ve külçe altın TİM’in kayıtlarına girmez. Zarrab’ınkülçe altın ticareti ise devasa boyutlarda ve AKP’nin sonunu getirecek hacimde. Konu malum, ama özetleyelim
Fark nerede?
İran, en önemli ihraç maddesi olan enerjiyi satmada ABD engeli ile karşılaştı. Bankaları uyardı ABD, aracılık etmeyin diye. Türkiye, İran enerjisine muhtaç. 2009-2014 arasında yaklaşık 50 milyar dolarlık enerji almış Türkiye İran’dan.
Ödeme dolarla değilse neyle yapılacaktı? Yol bulundu; külçe altın…Sonuçta; 2009-2014 yıllarını kapsayan 6 yılda Türkiye, 40 milyar dolarlık altın ithal etti, yaklaşık 28 milyar dolarlık altın ihraç etti. İhracatın 8,3 milyar doları doğrudan İran’a yapılmıştı, İran’a transfer için BAE yolu da kullanıldı. Dubai (BAE)’ye yapılan ihracat da 7,4 milyar dolardı. Yani, İran’ın doğalgaz alacağının bir kısmını oluşturan 16 milyar dolar, bu yolla transfer edilmiş oluyordu. İran’ın öteki alacağı ödendi mi, ödendiyse hangi yolla, ödenmediyse, ne oldu, bunlar hep kalın bir sis perdesi ardında. uu
Babacan…
Peki bu altınla ödemenin mekanizması nasıl işledi ve rüşvet tezganhı nasıl kuruldu. Bunu da hatırlayalım. İran ile alışverişe aracılık eden Halkbank’ın bağlı olduğu bakan Ali Babacan’a, neler oluyor, diye sorulduğunda Babacan, 22 Kasım 2012’de bu konuya şöyle açıklık getirdi; “Türkiye olarak İran’dan aldığımız gazın parasını biz TL olarak İran’ın Türkiye’deki hesabına yatırıyoruz. Fakat İran’ın o parayı dolar olarak kendi ülkesine götürmesi mümkün değil, uluslararası kısıtlamalar, ABD’nin yaptırımları sebebiyle. Dolayısıyla İran, bunu döviz olarak kendi ülkesine götüremeyince, o TL’yi kendi hesabından çekiyor, altın alıyor piyasadan. Altını kendi ülkesine götürüyor. Bunu nasıl götürüyor bilmiyorum, ama işin özü bu.”.
3 Bakan
Babacan’ın “nasıl götürüyor, bilmiyorum” dediğini, bugün rüşvetle itham edilen öteki Bakan arkadaşları biliyordu. İran’ın alacağını külçe altınla ödeme , buna da İranlı Zarrab’ın aracılık etmesine bazı bakanlar kolaylık sağlıyor ve karşılığında da milyonlarca dolar rüşvet alıyorlardı. Zarrab’ın kolaylık sağlayan 3 AKP’li bakana, RTE’nin bilgisi haricinde rüşvet vermesi mümkün müydü? Buna kimse inanmıyordu. Soruşturma açan savcı ve yargıçlar anında “paralel”, paralel işbirlikçileri diyerek yediler darbeyi… Tabii bir süreliğine.
Seçim meydanları bu rüşvetle inledi. Şimdi koalisyon kuracaklar da önce 17/25 Aralık diyor ve soruşturmanın tarafsız, bağımsız yargıda görülmesini istiyor. Peki RTE ne yapıyor? Buna imkan vermemek için, koalisyon bile kurdurtmadan yeniden seçime gitmek istiyor..Belki erken seçimde AKP’yi tek başına iktidar yapar ve bir süre daha yırtarım umudunda.
Ödül
İşte bu nedenle TİM, Zarrab’ı, RTE’nin’in önünde ödüllendirdi. Maksat RTE’nin kıoalisyon ortağı olmaya aday muhalefeti kışkırtması. Neden bu provokasyon ? Çünkü, RTE’nin hedefi, koalisyon yaptırmamak. En taviz vermiş koalisyon ortağından bile işkilleniyor. Eline geçireceği bir adalet , bir içişleri bakanlığı ile başına neler gelebilir, biliyor. Bu nedenle, en ufak bir AKP-CHP ya da AKP-MHP yakınlaşması olursa dinamitliyor. İşte Zarrab’a ödül de kaos yaratmanın, halka bakın hükümet kuramıyorlar, erken seçime gidiyorum diyebilmeye yarayacak bir provokasyon, başka bir şey değil…

Written by Mustafa Sönmez