Kriz basıncında otoriter rejim dayatmak (Al-Monitor, 20 Ocak, 2017)
ÖZET: Anayasa değişikliği ile yasama, yürütme ve yargının yetkilerinin önemli bir kısmını Cumhurbaşkanı’na devretmeyi öngören…
Geri sayım hızlandı. 7 Eylül’de karar verilecek. 2020 olimpiyatları için İstanbul, Madrit ve Tokyo ile yarışıyor. AKP rejimi olimpiyatlara ev sahipliğini ihtirasla istiyor. Madrit’i, İspanya’nın içinde bulunduğu kamu maliyesi krizi nedeniyle yarışta pek şanslı görmüyor. RTE, bir konuşmasında bunu ifade etmişti; “size nükleler santral projesi verdik, olimpiyatları bize bırakırsınız artık” diyerek Tokyo’ya “çekil” telkini yapıyor. ..
NEDEN OLİMPİYATLAR?
AKP rejimi, 2020 olimpiyatlarının İstanbul’da yapılmasını neden bu kadar çok istiyor ? Birincisi , böyle büyük bir organizasyona imza atmış rejim olarak tarihe geçme merakı…İkincisi, saplandığı inşaat odaklı birikim rejimi için soluk borusu…Çünkü olimpiyatı almak demek, yaklaşık 20 milyar dolarlık bir yatırım işine girişmek demek…
Peki 20 milyar dolarlık yatırım ne demek oluyor? Şöyle açıklayalım; Halen Türkiye’nin başlamış ve süren yatırımların tutarı, yani kamu yatırım stoku 362 milyar TL tutarında. Bu yaklaşık 190 milyar dolarlık sürmekte olan yatırım demek. Ancak bu yatırımların bugüne kadar 86 milyar dolarlık kısmı tamamlanmış. Yani yüzde 45’e yakını. Eldeki kamu yatırımlarını bitirmek için önümüzdeki 4-5 yılda Türkiye’nin 104 milyar dolara ihtiyacı var. Dörtte üçü merkezi bütçeden olmak üzere Türkiye her yıl ancak 15 milyar dolarlık kamu yatırımı için bütçe, kaynak ayırabiliyor. Dolayısıyla, bırakın yeni büyük yatırımları, eldekini tamamlamak için en az 6-7 yıl ortalama 15 milyar doları bulması gerekiyor. Olimpiyatlara soyunmak demek, kamuya 20 milyar dolar için ortalığa düşmek ve faizine razı olmak demek.
Mevcut kamu yatırımları için çırpınışı anlamak mümkün; çünkü çoğu ihtiyaç duyulan alanlarda. Kamu yatırımları stokuna bakıldığında yüzde 32’sine yakınının ulaştırma yatırımı olduğunu görüyoruz. Yüzde 15’e yakını tarımsal sulama (ağırlıkla GAP yatırımı) , yüzde 10’a yakını enerji yatırımları , geriye kalanı da eğitimden sağlığa birçok hizmet alanına yayılıyor.
2020 olimpiyatlarına talip olmak demek, yarısı bile yapılamamış 190 milyar dolarlık kamu yatırım stokuna 20 milyar dolarlık bir ekleme demek. Hem de ne yatırımı? Spor tesisleri, altyapısı, konaklama vb. yatırımı.
Burada iki türlü tuzak var; birincisi olimpiyat yatırımının geri dönüşünde uğranılan hüsran ve bütçe tuzağı. İkinci tuzak ise İstanbul ile ilgili.
BÜTÇE TUZAĞI VE YUNANİSTAN
Olimpiyat yatırımlarını, bütçedeki mevcut kaynaklarla , vergi gelirleri ile finanse etmek mümkün değil; dış kaynak bulmak gerektirmekte, dolayısıyla yatırımlar kamu dış borç stokunu artıracak özellikte. İkincisi, yatırımların geri dönüşü, her zaman beklendiği kadar olmamakta. Ülke imajını parlatması, yabancı yatırım çekmesi, olimpiyat oyunları sırasında turizm patlaması yaşatması, spor ve eğlence endüstrisinden olimpiyatlar süresince döviz girişi elde etmek, geri dönüş kalemleri olarak sıralanabilir. Ama ya sonra?
Deneyimler, olimpiyatlar için yapılan yatırımların sonrasında ekonomik olmadığını, ölü, atıl yatırımlar olarak kaldıklarını gösteriyor. Geri dönüşlerin yatırımları karşılamaması demek , kamu maliyesinin kötüleşmesi demek. Bir olimpiyat kurbanı olarak uzağa bakmaya gerek yok; yanı başımızdaki Yunanistan’ın yıllardır süren derin krizinin altında 2004 Olimpiyat yatırımları da var ve önemli bir yer tutuyor. Yunanistan olimpiyatlar için gereken altyapı iyileştirmeleri projeleri için gereken kaynağı borçlanarak sağladı. Aşırı borçlanan Yunanistan olimpiyatlardan hemen sonra bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 6,1 olarak açıkladı. Bu rakam o zaman Avro Bölgesi ortalamasının 2 katıydı. Toplam kamu borcunun milli gelire oranının yüzde 100’e yaklaşması dolayısıyla Yunanistan, ağır bir kamu maliyesi krizine girdi ve Avrupa Komisyonu tarafından incelemeye alınan ilk AB üyesi oldu, sonra IMF ve Avrupa Merkez Bankası katıldı kuşatmaya ve Troyka’nın cenderesinden çıkmak bilmiyor.
İSTANBUL’A YENİ DARBE
2020 Olimpiyatları İstanbul için nimet değil, külfet olacak nitelikte. Komite, Olimpiyat oyunları için tahsis edilecek tesisleri “şimdilik” şöyle tanımlıyor; “İkitelli Olimpik Şehir Bölgesi, Ataköy Bölgesi, Esenler Bölgesi Tarihi Yarımada Bölgesi, Taksim Bölgesi, Belgrad Bölgesi. Proje kapsamında Boğaziçi Stadyumu’nun yapılması planlanıyor. Ayrıca Boğaziçi Kürek Merkezi, Boğaziçi Play Voleybol Merkezi, Ulusal Voleybol Merkezi ve Boğaziçi Okçuluk Parkı yapılacak. Haydarpaşa’ya 12 bin kişilik portatif bir plaj voleybol merkezi kurulacak.” .
Ama herkes de biliyor ki, bu bölge tanımı gerçekçi değil. Peki ne? Olimpiyatlar için öngörülen tesisler tam da bugünlerde tartışma konusu haline gelen İstanbul’un Kuzey’ine, akciğerlerinin olduğu bölgeye yapılacak; hatta, olimpiyatlar üçüncü köprüsü, üçüncü havaalanı, iki yeni şehir ve çakma kanal’ı ile yağmalanmak istenen ormanlık bölgeye saldırmanın yeni gerekçesi olacak. Olimpiyat köyü kuracağız diye bütün bu bölgenin istilasına, “spor, turizm, kalkınma” kılıfı bulmuş olacaklar. Muhalefeti de gelişmeye karşı olmakla karalamaya çalışacaklar.
7 Eylül önemli bir tarih ve fazla zaman kalmadı. Şimdiden vergi mükellefi halka ve İstanbul’un doğasına büyük zarar verecek bu serüvenden uzak durulmasını sağlamak gerek. AKP, iktidarı 2015’te kaybetse bile geriye, önemli bir kambur bırakır, böyle bir yükün altına vakit varken girmekten kaçınmak gerekir.