Yeni Hedef, Muhalif Belediyeler
Mustafa Sönmez CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni AKP rejiminin kuşatmasının ardından AKP’li olmayan diğer büyük…
Mustafa Sönmez
2012 yılında yüzde 4 büyüme hedefleyen Türkiye ekonomisi, inşaat yatırımlarına ağırlık vererek bu hedefi tutturabilir, hatta aşabilir mi? Van depremi ile birlikte hızlanan konut yapma/yenileme , “kentsel dönüşüm” projeleri, önümüzdeki zaman diliminde, dünya krizi derinleştikçe, inşaata daha çok bel bağlanacağını gösteriyor.
İnşaat sektörü, Türkiye milli gelirinde yüzde 6’ya yakın bir paya sahip. İmalat sanayinin yüzde 15 paya sahip olduğu anımsandığında inşaat hala tali bir sektör gibi algılanabilir ama inşaatın imalat sanayine, ticaret ve ulaştırma gibi sektörlere, ileri-geri bağlantıları ile ivme katan bir sektör olduğu unutulmamalı.
İnşaat kadar hızlı büyüyen bir alt sektör de gayrimenkul alım-satımı, kiralama , kısaca emlakçılık. Bu alt sektörün de milli gelirdeki payı yüzde 5-6’ya ulaşmış durumda. Böyle bakınca inşaat ve emlak ikilisinin Türkiye milli gelirindeki yüzde 10-12. Bu alt sektörleri itekleyerek ekonomide ne kadar yol alınabilir ?
***
İnşaat sektörü kriz dönemlerinde ekonominin geneline göre daha ciddi oranda küçülen, büyüme dönemlerinde ise ekonominin itici güçlerinden birisi haline gelen bir yapıda. 2009 yılında ekonomideki daralma yüzde 4,8 oranında iken inşaat sektörü yüzde 16,1 oranında daraldı, 2010 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 9 oranında büyürken, inşaat sektörü yüzde 17,1 oranında büyüdü. 2011 yılının ilk altı ayında ise Türkiye ekonomisindeki büyüme oranı yüzde 10,2 iken, inşaat sektörü yüzde 13,9 oranında büyüdü.
Kaynak:TÜİK, GSYİH veri tabanı
Sektör, büyüdükçe istihdam da yaratıyor. 2009 yılında yüzde 5,8 olan toplam istihdam içerisindeki pay, 2010 ‘da yüzde 6,5’e yaklaştı. 2011 Ağustosu sonunda 1milyon 908 bin kişi inşaatta istihdam ediliyordu.
Sektör, konut kredilerinin kamçılanması ile büyük bir atılım yaptı. 2004’te hanehalkı kredileri içinde yüzde 10 paya sahip olan konut kredileri, 2006 sonrası toplamda yüzde 33-34 paya sahip oldu . 2011’in ekim sonu itibariyle hanehalkı borç yükü 218 milyar TL’yi bulurken bunun 78 milyar TL’si yani yüzde 34’ü konut kredilerine ait. 2012’de konut kredilerinin , artan faizler karşısında eğilimi merak konusu.
Yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde gerileme, sektörü ilgilendiren bir başka boyut. 2007’de yaklaşık 25 milyar dolara ulaşan dış inşaat hacmi, 2010’da 24,5 milyar dolar. Gerileme var. Özellikle, 2010 yılında üstlenilen taahhütler bakımından Türkmenistan’dan sonra, ikinci sırada yer alan Libya’da ciddi sorunlar var.
Yabancıların mülk alımlarına getirilen serbesti, sektör için yeni bir kaldıraç oldu. 2007 ve 2008 yıllarında 3 milyar dolara yaklaşan yabancılara mülk satışı 2009’da 1,8 milyar dolara düştü ama 2010’da yeniden 2,5 milyar dolara çıktı. Bu yılın ilk 9 ayında ise satışlar 1,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bir yavaşlama var.
***
Ekonominin geneline hakim yavaşlama, stok konutların ve ofislerin satışlarında, kiralanmasında yaşanan yavaşlama eğilimlerine ek olarak, dış taahhüt işlerinde düşme ve yabancıların mülk alımlarında yavaşlama, sektör için tatsız gelişmeler. AKP iktidarının, 2012’yi daha az hasarsız geçirmek için ivme vereceği sektörlerden inşaatın imdadına Van depremi ve muhtemel depremler, riskler yetişti sayılır. Van’ın yeniden inşası başlı başına bir iş hacmi. Yanı sıra başta İstanbul olmak üzere 8 ilde gündeme alınan kentsel dönüşüm için hazırlanan yeni yasal çerçeveyi inşaat sektörü yakından izliyor. İstanbul’daki kentsel dönüşümün “depreme dayanıklılık” adı altında özellikle AKP yandaşı müteahhitlere büyük rantlar aktarmanın aracı yapıldığı, bugüne kadarki icraatla sabit. Aynı şey, bugün İstanbul’un yanı sıra diğer kentlerde de “depremsellik” mazeretine sığınılarak daha rahat yapılmak istenecek. Rant uğruna kentsel yağmaların önündeki engeller kaldırılırken bütçe kaynaklarının da aynı gerekçeyle sermayeye pompalanacağı günlerin eşiğindeyiz. Deprem bahanesiyle kent toprağının yağmalanmasına karşı uyanık olunmalı.
GÜLE GÜLE HOCAM
Server Hoca ile en son 2009 Tüyap Kitap Fuarı’nda, bir panelde birlikte olduk. Deniz Kavukçuoğlu da vardı. Panel sonrası vedalaşırken, “Bayrak sizlerde, sakın tökezlemeyin” diyerek elimi sıkıca tuttu. Geride bıraktığı eserleri ile , daha uzun yıllar bir zenginlik ve insan örneği olarak, unutulmayacaktır.