Savaş iklimi ile ekonomide yeni türbülans (Al Monitor, 14 Ekim, 2019)
Türkiye’yi 17 yıldır yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) rejiminin ABD’nin onayının ardından Suriye’nin kuzeydoğusuna…
Pieces, So CHIC, Storks, Zen, Bosch, Enplus, Hotpoint, LG, Media Markt, Notebook, Samsung, Siemens, Sony Center, Ecco, Deichmann, Nando, New Balance, Nine West, Bambi, Birkenstock , Blink , Canzone, Ballonet , Calvin Klein….Böyle uzayıp giden markalar, markalar, ithal ürün markaları…Mantar gibi biten ve sadece İstanbul’da sayıları 100’ü bulan AVM’lerin vitrinlerini dolduran ithal ürünleri satanlar şu günlerde pek keyifli değiller. Dükkânını siftahsız açıp kapatanlar var…
Dövizde…
Geçen yılın, yani 2013’ün ilk yarısındaki gibi değil işler…Neden? Cevap basit. Geçen yıl dolar 1.80 TL idi. Bu yılın ilk 5 ayında 2.18 TL ortalama. Artış, yüzde 21…
Bütün etiketleri değiştirmek gerekti. Sonuçta geçen yılın Ocak-Nisan döneminde 81,5 milyar dolarlık ithalat yapılmıştı, bu yıl 78 milyar dolarlık…Üç buçuk milyar dolar daha az ithalat…Detaylara baktığınızda daha az otomobil ithal edildiğini görüyoruz. Ama özellikle de makine-teçhizat, hammadde ithalatında azalma görülmüş. Dövizin fiyatı artınca, yatırım niyeti olanlar ithal edecekleri tezgahı, makinayı ithal etmemişler.. Bekleyelim neler olacak, diye ertelemişler ya da yatırım maliyetlerinin birden arttığını ve kârlı olmaktan çıktığını fark edip yatırımdan caymışlar. Dile kolay; 1 yılda yüzde 21 dolarda artış; hatta yüzde 27 artış Avro’da…
Kaynak:TÜİK, GSYİH veri tabanından hesaplandı
Oysa…
Oysa ithalat bu AKP rejiminin alameti farikası oldu hep…Cumhuriyetin hiçbir döneminde bu kadar kapılar ithalata ardına kadar açık olmadı Türkiye’nin.
İğneden ipliğe, ottan samana, etten süte her şeyin ithalatına açık bir dönem yaşadı Türkiye. Öyle ki, AKP’nin iktidar olduğu 2003’ü 100 kabul etsek, ülke milli geliri 2013 sonuna kadar 160’a çıkmışken ithalatın 190’ı bulduğunu görüyoruz. Yani ithalatı daha çok artmış Türkiye’nin.
Neden böyle olduğu çok açık. Şöyle 11 yılda dolar kurunun seyrini anımsatalım: AKP iktidar olduğu 2003’te dolar kuru ortalama 1.50 TL idi…Sonraki yıllarda enflasyon ortalama yüzde 9 artarken dövizin fiyatı aynı ölçüde artmadı, hatta çok çok altında kaldı, 2007-2008’de dolar 1.30 TL’ye kadar düştü. 2009 global krizde 1.55 TL’ye kadar çıktı ama sonra yeniden izleyen yıl 1.50 TL’ye düştü. Takip eden yıllarda da 10’ar 10’artı ve 2013 Mayıs’ında 1.80 TL idi.
İşte o tarihten sonra zincir koptu…2013 sonuna doğru 2.40 TL’yi bile gördü de Merkez Bankası repo faizini 6 puan artırarak ancak frenleyebildi uçuruma gidişi .Yüksek faize rağmen, 2014’ün ilk 5 ayının ortalaması 2.18 TL …
Neden ucuz?
Enflasyon yıllık yüzde 9 artarken doların fiyatının yıllık yüzde 2’lerde tutmayı sağlayan neydi? Tabii ki dışarıdan akan döviz. Yani borsaya, devlet kağıtlarına, özelleştirmelere, firma satın almalarına gelen dövizler…Yani daha çok da kredi-mevduat olarak bankalara, firmalara akan dövizler…Bu akışa AKP yönetimi hiçbir engel çıkarmıyor, akan dış para sayesinde dövizin fiyatı düşük kalıyordu ve düşük kaldıkça ithalat patlıyor, Çin’den Hindistan’dan, Güney Amerika’dan sebze-meyveden ete, süte; makinadan mermere Türkiye’de normalde üretilmesi mümkün birçok ürün ithal ediliyordu ve AKP bu “ithalatla gelen” bolluğa ses çıkarmıyordu. Çünkü çarşı pazarda ucuz dövizle ithal edilmiş ürünler üretici değilse de tüketici vatandaşı memnun ediyordu. Ne alırsan 1 TL’ye çok çabuk tav oluyordu yurttaş ve seçmen kimliği ile de bu bolluğu yaratan AKP’ye oyuyla minnetini ifade ediyordu. Ama bu ucuz dövizin üreticiyi nasıl çökerttiğini, üretimsizliği nasıl derinleştirdiğini ve genç insanları nasıl müzmin işsiz duruma getirdiğini, ülke dış borcunu 400 milyar doların eşiğine getirdiğini pek düşünmüyordu…
İklim değişti…
2014 farklı bir yıl…Bu yıl, eskisi gibi döviz ucuz değil. Olacağa da benzemiyor. Dövizi ucuz tutan dünya ahvali, iklimi değişiyor. ABD, faizleri her an yükseltebilir; bunun haberi bile Türkiye gibi ülkelere oluk oluk akan yabancı paraları yavaşlattı. Şimdilerde bir de Orta Doğu riski çıktı. Irak depremi, Türkiye’ye kaybettiriyor. İhracatta, taşımacılıkta, müteahhitlikte kayıplar var. Ayrıca insanları rehin alınıp kalkan yapılmış bir ülke Türkiye. Bu da ülke riskini artırıyor ve yatırımcıları kaçırtıyor…Dahası içerideki genel görünüm yine yabancılara iç açıcı gelmiyor. Seçimler var, politik kutuplaşma, risk yüksek.Yabancı sevmez pek böyle şeyleri, gelmekte nazlanır.Nitekim öyle yapıyor, daha az geliyor.
Seçmen…
Geçen yılın ilk 4 ayında 43 milyar dolar gelmişti, bu yıl gelen döviz 8,5 milyar dolar. Yani 5’ten 1’e düşmüş girişler. O zaman ne oluyor? Beklenen döviz düşüşü yaşanmıyor. 2.15 TL’ye asılı kalmış bir dolar var. O da şimdilik. Döviz böyle seyrettikçe yatırım yapılmıyor, stoklar ihraç ediliyor. Bir süre sonra o da kalmayınca, olmayan üretim ihraç edilecek değil ya!…Küçülme başlayacak…Yüzde 21 artmış dolar koşullarına adaptasyon kolay olmayacak. AKP’nin seçmen tavlamak için ucuz dövize, ithalata yaktığı sorumsuz ışık, şimdi işsizlik, üretimsizlik, borç kâbusu ve daralma olarak geri geliyor. Bu kaçınılmaz.
Bakalım seçmenin bunu algılama ve tepki vermesi ne kadar zaman alacak…