Ekonominin nabzını dolardan alıyoruz. Doların iniş çıkışları, hastanın nabzı gibi…Artan ekonomik iç ve dış sarsıntının yanında iç siyasette kaçak saraylının, “kardeşi kardeşe kırdırma” diye halkın isyanına neden olan savaş serüveni, riskleri iyice yükseltti. Jeopolitik riskler zaten malum. Turizm bu yüzden ağır darbe yedi, turizmle beraber yeme-içme, giyim, gıda sektörlerinin hepsi darbe aldı.
Yabancı kaçar…
Bu durumdaki bir ülkede yabancı yatırımcı olsanız ne yaparsınız ? Dış dünyayı da kolaçan eder, akıllı bir yer değiştirme yaparsınız. Nitekim öyle oluyor. Bizde, borsada hisse senedine, devlet kağıdına yatırım yapmış, bugünkü durumda içeride hala 84 milyar dolarlık yatırımı kalan yabancılar (yurtdışı yerleşik deniyor resmi olarak) var ve bunlar, en uygun zamanı kollayıp çıkıyorlar. Bazen borsada fiyatlar düşerse, burunlarını mandallayıp geri de geliyor düşükken alıp yükselince satıp yine çıkıyorlar. Bütün bu yabancı tercihine bağlı olarak dolar da tırmanıyor. Çıkışlar artıp piyasada dolara talep yükselince, doların TL karşısında fiyatı da yükseliyor…
10 günlük ralli…
Son 10 günde de böyle oldu ve piyasa diliyle dolar 10 günlük bir ralli yaptı. 13 ağustos Perşembe günü 2,79 TL olan dolar , 20 Ağustos’ta, 3 TL’ye kadar zıpladı. 20 ağustos öğleden sonra da 2.90 TL’ye kadar geriledi.
Zıplamanın ardından sert bir düşüş. Hafta kapanırken yani 21 ağustos Cuma ise 2.93-95 TL aralığında gezindi…Haftaya ne olacağı belli olmaz ama sakinlemiş görünüp yeni spekülasyonlara da açık..
Dolardaki bu sert çıkış ve artından geri çekilişi Merkez Bankası kontrol edebilirdi teorik olarak. Elindeki döviz rezervleri ve faiz silahını kullanarak bunu yapabilirdi kağıt üstünde. Ama fiilen yapamadı. 18 Ağustos’ta toplanan Para Kurulu, faizlere dokunmayacağını açıkladı. Zaten o açıklamanın ardından dövize atak iyice belirginleşti ve Çarşamba günü dolar fiyatı kayıtlara 2.89 olarak girdi. İzleyen Çarşamba ve perşembe basamak basamak ilerledi ve 3 TL’nin tozunu alıp bir tık aşağı indi, sonra da iyece gevşedi…
untitledFaiz etkisiz
Merkez Bankası neden faiz silahını kullanamadı. Şimdilerde MHP milletvekili olan eski başkan Durmuş Yılmaz iyi açıkladı durumu, normalde kura karşı faiz artırımının gerekli olduğunu, ancak şıı anki koşullarda işe yaramayacağını söyledi. “Faiz artışı koalisyonun kurulmasını sağlamayacağına göre anlamsız” diyen Yılmaz, ‘”Verilecek bir politika tepkisi bu nedenle etkisiz olur” diye konuştu.
Doğru söze ne denir…Gerçekten de hiçbir faiz önlemi, politik ortamın bu kadar batağa saptandığı koşullarda dövize yönelişi önleyemezdi. Bunu ne Merkez becerebilirdi, ne de doların yükselişini kıvranarak izleyen kaçak saray ve çevresi…Merkez, döviz satışı ile de süreci yönetmeye kalkmadı. Çünkü bu da işe yaramayacağı gibi, gün gün azalan rezerv cephanesinin berhava edilmesi olacaktı.
Spekülasyon
Merkez’i bu kadar teslim almışken, döviz piyasasının spekülatörleri ne yapar bu havada? Tabi ki vurgununu vurur. Bu işin fıtratında vardır spekülasyon. Öyle de yaptılar. Zaten yükselme eğilimi gösteren dolar, Merkez’in faiz artırmama ve piyasaya dokunmama duruşunu görünce, ateşin altına birkaç odun daha attılar ve fiyatı birkaç rakam daha yükseğe çektiler. Perşembe dolar sabah saatlerinde 3’ü gördü, Avro 27 Ocak 2014 sonrasında 3,3 ile tarihi en yüksek düzeyine çıktı, Sepet bazındaki kur da 3,17’ye yükseldi, Yılbaşında 2,34 olan doların, 8 aya yakın süredeki artışı yüzde 28’i buldu.. İşte kâr satışları da tam bu noktada geldi…
Dolardaki artışın bizzat satışları teşvik edecek düzeye gelmesinin yanında, Hazine faizleri de yüzde 11’e çıkarak dövizden faize geçişleri özendirdi. Ama yükselen hazine faizleri de dövizde çözülmeyle durdu ve ardından gevşedi…
3 TL’yi gören doları sakinleştiren bir başka gelişme Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim tarihini 1 Kasım olarak önermesi oldu…
Ya sonra?
Cuma günü 2.93 TL’dolayında dolaşan dolar kuru için bir süre sakin gider değerlendirmesi yapılıyor. Bir günde 5 kuruş artmış önce, sonra 10 kuruş inmişti; bir basamak zıplayıp iki basamak geri düşmüştü…Belirsizlik, kimilerine göre tavan yaptı, yeni spekülasyonlar bir süre olmaz. İnanmalı mı?
Kolay değil. Ne içeride ekonomik ve siyasi olarak yaşadıklarımız ne de dış dünyada olup bitenler, belirsizliğin tavan yaptığı risklerin azaldığı yönünde güven veriyor. Her şey her an yeni tavanlara vurabilir, hele ki spekülasyonun tadını alanlar, Merkez’in zaafını da fırsat bilip yeni vurgunlar için yola çıkabilir.
Bütün bunların Türkiye’nin geleceğinden çaldığını, dolardaki tırmanıışın yüksek enflasyon, düşük büyüme, artan işsizlik olarak yoksullaşma olarak topluma fatura edildiğini ve edileceğini bilmek ve buna yol açanlardan mutlaka hesap sormak gerekiyor.

Written by Mustafa Sönmez