Geçen gün hesapladım; sabit telefonu, cep telefonu, interneti,  Digitürk aboneliği ile 3 kişilik hanemizin iletişim harcaması ayda 350 TL’yi buluyor. Asgari ücretin yarısına denk bu harcama, çok değil 15 yıl önce bir sabit telefon faturasından ibaretti. Ona da yüzde 50 basın kartı indirimi uygulanıyordu. Son model iletişim nimetlerine gark olmuştuk ama bütçede iletişimin payı da arttıkça artmıştı. Bu, hiçbir sınıfsal ayrıma uğramadan, zengin-yoksul tüm kesimler için geçerli . Mutfaktan, sağlıktan, eğitimden, barınmadan kesilen, iletişime gidiyor desek başımız ağrımaz.

Gerisinde kalmayı mahrumiyet saydığımız ama erişince de oburca tükettiğimiz, “Daha çok konuş, daha çok kullan” gazına geldiğimiz bu furya, iletişim şirketlerine, donanım üreticilerine milyarlar kazandırıyor. Maliye de vergi olarak hatırı sayılır bir pay alıyor bu “kışkırtılmış ihtiyaç”tan…

Öyle, böyle değil, inanılmaz bir iletişim tüketimi içindeyiz. 2004’de 35 milyonu bulmayan cep telefonu aboneliği 2011 sonunda 65,5 milyon olarak açıklandı. Bu, 75 milyon nüfuslu Türkiye’de, 0-6 yaş grubunu dışarıda tutarsak, kişi başına 1 cep telefonu aboneliği anlamına geliyor.

Sabit telefon kullanmak ise giderek demode oluyor;15 milyona geriledi sabit telefon aboneliği. Ya  internet patlaması ?…2004’de  yarım milyon olan abone sayısı 2011 sonunda 14 milyonu geçti.

Kaynak:Bilgi ve Teknoloji Kurumu veri tabanı

İletişim teknolojisindeki buluşların, meta üretim bandına koyulmasından bu yana, hem cihazı, hem iletişimi -abartılı haliyle -7’den 70’e , herkese  kullandırmakla , şirketlerin kasalarına giren paranın haddi hesabı yok.

81 milyon telefon, 14 milyon internet  abonesinden, iletişim firmalarının kazandıkları, sadece 2006-2011 döneminde 120,5 milyar TL’yi buldu. Pazarın net gelirine  her yıl 1 milyar TL’lik bir dilim ekleniyor. Pazardan aslan payını sabit telefon ve internet üstünden Türk Telekom (yüzde 37) ile cep telefonu hakimi Türkcell (yüzde 38) alırken, Vodafon ile Avea, kalanı paylaşıyorlar.

Bununla kalmıyor tabii. Mehmet Şimşek’in Maliye’si de bu iletişim furyasından şirketlerin net gelirinin üçte ikisini bulan 90 milyar TL’yi Özel İletişim Vergisi, KDV ve GSM’den Hazine payı gibi adlarla bütçeye çekip aldı. Türkiye’de iletişimden alınan verginin emsali dünyada var mı? Sanmam,yok.

Kaynak: BTK

Bitmedi.Bir de cep telefonu cihaz tüketimi var. Bir tür prestij unsuru haline getirilen cep telefonlarımızı her yıl yeniliyoruz. Cep telefonu ithalatına ödenen dövizi Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan 2011 için  1,8 milyar dolar ve sayı olarak  14,3 milyon   cep telefonu şeklinde açıkladı.

***

İletişim tüketimimiz yılda yüzde 15 artışla doludizgin artıyor.  2011’de telefonla yapılan konuşmalar, 170 milyar dakika olarak ölçülmüş. Atılan SMS sayısı ise 160 milyar adet…TÜİK’in araştırmasına göre erkeklerin yüzde 55’i, kadınların da yüzde 35’i internet kullanıyor. Peki bu iletişim araçlarını kullanarak ne konuşuyor, ne tür mesajlar gönderip alıyor, internette ne yapıyoruz? Kısaca iletişim ağını ne için kullanıyoruz ?

Bu sorunun yanıtını çoğumuz biliyoruz, aslında. Bu iletişim ağında dolaşan sözcüklerin ağırlığını,  dünyayı anlamak ve değiştirmek amaçlı bilgi, bilginin üretimi ve paylaşımı oluşturabilirdi, ama değil.  Bu muhteşem iletişim imkanı daha adil, daha demokratik bir dünyayı inşa etmemize yarayabilirdi, ama öyle kullanmıyoruz. Ne yazık ki, bugünkü kullanımıyla,  mevcut egemenlik ilişkilerini  yeniden üretmeye, tüketimi hızlandırmaya,  muktedirlerin tahtını güçlendirmeye yarayan, uyutan , oyalayan, uyuşturan  bir iletişim kullanımımız var bugün.

Yine de tersini yapmak elimizde. Farklı bir iletişim kullanımı ve onu,  farklı bir dünya yaratmada kullanma, hala mümkün. Yeter ki, bunu isteyelim.

 

Written by Mustafa Sönmez