Bunlar, daha iyi zamanlarımız. AKP rejiminin kof kapitalist hovardalığının eseri yüzde 10 işsizliği bile arayacağımız günler, ne yazık ki kapıda. Resmi işsiz sayısının 2,7 milyon ilan edildiği, gerçeğinin 4-5 milyonu bulduğu bu günleri de ne yazık ki mumla arayacağız…

Bu kaygıdır ki, aileleri, ana-babaları, dişlerinden tırnaklarından artırıp, yemeyip içmeyip çocukları okutmaya, daha iyi bir diploma sahibi yapmaya yöneltiyor. Okusun ki, işsiz kalmasın!..Bir sosyal devlet sorumluluğu olması gereken eğitim, öyle kalitesiz öyle pespaye hale getirildi ki, özel eğitime daha çok gün doğuyor, özel okullara, üniversitelere, küresel eğitim sektörüne gün doğuyor…Aile, yemiyor içmiyor, çocuğa harcıyor, okutuyor; okutuyor, diploma sahibi yapıyor da, sıra iş bulmaya gelince  ne oluyor?

Okuduk da ne oldu?

Sevgili Aksu-Tanıl Bora’nın , Necmi Erdoğan ve İlknur Üstün ile birlikte ürettikleri, Türkiye’de beyaz yakalı işsizliği konu alan kitaplarının başlığı (İletişim Y.2011) bu isyanla yüklüdür; “Boşuna mı okuduk?”… Üniversite mezunu işsizlerin işsizlikle nasıl baş etmeye çalıştıklarını, hangi yöntemlerle iş aradıklarını öğreniriz kitaptan; okunmalı…

Dostlarımın 2011’de parmak bastıkları okumuş işsizliği sorunu hiç azalmıyor, daha da büyüyor. Patlamasını Gezi direnişinde yaptı. O muhteşem ayaklanmanın en önemli bileşenlerinden biri  tam da bu işli-işsiz yeni proleter sınıftı. Kimileri “orta sınıf” demeyi uygun görüyor. Ne ortası ? Bayağı bildiğin, neoliberal kapitalizmin yeni paryaları, yeni alt sınıf işte …Eskinin paryası iş bulursa fabrikada, bulamazsa kahvedeydi. Şimdiki, iş bulabilirse plazada, bulamazsa “cafe”de…Fark bu kadar işte…

vvv Yüzde 20; şimdilik

Ekmek aslanın ağzında, iş için diploma lazım; lise de yetmiyor, ille üniversite. Uzadıkça uzadı kuyruklar. Üniversite yaşı gelenin ancak yüzde 9’u girebiliyordu üniversite kapısından 1990’da. Tayyip Erdoğan gördü bam telini, dikti her vilayete bir üniversite, her ilçeye bir meslek yüksek okulu, arttırdı kontenjanı, taş atıp da kolumu yorulacaktı, birden bire oldu mu sana üniversiteye erişen oranı yüzde 38!..Üniversiteli sayısı 5,5 milyon!…Sihirli değnek dokunmuş gibi!

Gerçi yarıdan çoğu açık öğretimdi, ikinci eğitimdi, uzaktan eğitimdi ama olsun, üniversite diplomasıydı alınan işte.

Bir de vakıf üniversitesi adı altında ticarethaneler girdi devreye. Parayı bastıranı hem eğlendiriyor hem de diplomayı veriyorlardı. Diploma cepteydi, ama ya iş…? Oraya gelince hayatın katı gerçeği taş gibi çarpıyordu gençlerin suratına işte.

Çok  değil, AKP’nin ikinci iktidar yılı 2004’te 2,5 milyondu yükseköğretim bitirmiş işgücü ve bunların 308 bini yani yüzde 13’ü işsizdi o zamanlar. Tayyip amcaları üniversiteler kurup bol keseden kontenjan artırınca diplomalar alındı, üniversite mezunu işgücü 2008’de 3,5 milyona çıktı; 4 senede 1 milyon artış!.. Büyüme yıllarıydı 2008 öncesi…Belli ki iş bulmuştu okumuşlar…Ama gelelim 2013’e…Sayıları 104’ü bulan devlet üniversitelerinden, sayıları 71’i bulan vakıf üniversitelerinden, önlisanstı, lisanstı, lisansüstüydü, açık öğretimdi, birinci, ikinci eğitimdi…2013’e kadar 2 milyon daha mezun verildi ve işgücü 5,4 milyona  çıktı. Çıktı ama herkese iş yoktu ve üniversite  mezunu resmi işsiz sayısı 557 bini  buldu…Bu, üniversite mezunları arasında yüzde 10,3 işsizlik demekti. Bu, toplamı 2,7 milyonu bulan işsizler içinde üniversite mezunu işsizlerin yüzde 20’yi bulması demekti….

cccc

Artacak…

Lise diplomalı, meslek lisesi diplomalı işsizlerden bile çok üniversite diplomalı işsiz var. Liseliler yüzde 13, meslek liseliler yüzde 11’ini tutuyor  işsizlerin yükseköğretim diplomam var diyenler, yüzde 20’sini…Oysa 2004’te bu oran yüzde 12 idi. Arada geçen yıllarda üniversite okuyan arttıkça işsizi de artmış ve toplamdaki payı beşte biri bulmuş.

Yazık ki, bu sayı daha da artacak. Çünkü üniversite diye yutturulan yerler, genç insanların gazlarını alma, oyalama merkezleri. Açık öğretim, ikinci eğitim, uzaktan eğitim bunlar, “üniversiteli” 5,5 milyon nüfusun neredeyse yüzde 60’ının kayıtlı olduğu yerler…Buralardan diploma alsan ne olacak, nereye gireceksin? Kolay mı? Kimi hali vakti yerinde olan gençler, ana-babayı ikna edip bir de lisansüstü yapayım deyip, acı gerçekle yüzleşmeyi birkaç yıl daha ertelemiş oluyorlar, o kadar…

Eğitimi de kapitalizmi de yalan dolan bir AKP rejiminin genç ve okumuş işsizlere çektireceği daha çok çile var…

Eğri, yanlış olan ne varsa düzeltilmeli.

Gezi, buna bir başkaldırıydı işte…Bir başlangıçtı, devamı gelmeli…

 

 

 

Written by Mustafa Sönmez