Mandela’nın ülkesi 20 yılın bilançosunu çıkarıyor
JOHANNESBURG Güney Afrika’da ilk özgür seçimlerin yapıldığı 1994’ten sonraki döneme Demokrasi Sonrası, öncesine de ‘Apartheid…
Türkiye’de ana gündem, 7 Haziran genel seçimlerine odaklanırken, seçime bir kriz ortamında girildiği çok açık. Seçim konjonktürüne hızla “faili meçhuller”, kumpaslar, “derinler” damgasını vuruyor. Böyle bir konjonktürde karanlıkların artmasıyla, hezeyanların tavan yapmasıyla seçimin yapılıp yapılmayacağı bile konuşulur oldu.
Seçim ortamını ve konjonktürünü bilinmezlere, kaosa ve tehlikeli sulara sürükleyenler, tabii ki, kaybetme korkusu olanlar, bagajında 17/25 aralık cesetleri olanlar, gece-gündüz onlarla dolaşanlar, tuttukları gücü daha da çoğaltarak, dokunulmazlık zırhını kalınlaştırarak ancak rahat edebileceğini sananlar…Yekpare oldukları da söylenemez. Öyle iç fil tepişmeleri yaşanıyor ki, her an birbirlerini hançerleyip zehirleyebilirler de…Kim bunlar? Onları çok iyi tanıyoruz…
Son şans…
Seçim tarihine 50 gün dolayında bir süre kala, anketlerden çıkan sonuçlar Başkanlık hedefli RTE’nin ve AKP’sinin uykularını kaçırıyor. 7 haziran, RTE’nin Başkanlık hedefi için son şansıdır. Çünkü uzunca zamandır tırmanış bitmiş, düşüş başlamıştır. Anketler, AKP oyunu yüzde 40’ın pek de üstünde göstermiyor. Korkulan şey, HDP’nin yüzde 10 barajını aşarak hesapları alt üst etmesidir. Yine anket sonuçlarına bakılırsa, korkulan başa gelmek üzeredir. Tabii, ki her şey kendi haline bırakılırsa…
Ama kendi haline bırakılmıyor. Ağrı’da ters tepen kumpasdan başlayarak HDP Genel Merkezi’ne sıkılan kurşunlarla süren bir tırmanışın nereye varacağı bilinmez. Hedef, yüzde 10 barajına meydan okumuş HDP’ye gidebilecek muhafazakâr Kürt oylarının AKP’den kopuşunu önlemek; onları çatışma ile, istikrarsızlık ile korkutmak, HDP’yi onların gözünde terörist göstermek. Yine hedef; bir kısım MHP oylarını, yükselen “Kürtçülük-bölücülük tehlikesi” ile çekmek…Bütün bunlar RTE AKP’sine ihtiyaç duyduğu Başkanlık kapısını açmaya yetecek mi, hatta bırakın başkanlık için çoğunluğu; tek başına yeni bir AKP hükümeti kurma imkanı verecek mi?
Hiç öyle görünmüyor. Ne tek başına iktidar için gerekli 276 milletvekili çıkarma ihtimali yüksek, ne de Başkanlık için referandum barajı sayılan asgari 330 MV’ye ulaşma hayali. Ama çıkmayan candan da umut kesilmiyor işte…Elde ne cephane varsa kullanılacak; bu son fasıldır çünkü…
7 Haziran
AKP , 2002 Kasım seçimlerinde sandıktan çıktıktan sonra sürekli yükseliş halinde oldu. 2013 ortalarından itibaren ise inişe geçti. AKP’nin tırmanışına ortam sağlayan bir dizi siyasi, diplomatik, ekonomik iç ve dış değişkenden söz edilebilir. Ama hiçbir rüzgâr devamlılık göstermez. Zaman gelir, kesilir; yön değiştirir. Yelkeninize değişen rüzgara göre manevra yaptırma yeteneğiniz yoksa, yalpalama, giderek düşüş, kaçınılmazdır.
AKP’yi besleyen iç ve dış rüzgârlar, 2013 ortasında ters döndü. Hem de politik İslam olarak hedefine koyduğu rejimi inşa etme ve onu başkanlık ile taçlandırma muradına eremeden…Darbeler üst üste geldi. Gezi-Haziran ayaklanması, en can alıcı olanıydı; maskelerini indirdi. Cemaat çatışması bir başka ağır kılıç yarası oldu. Yeni Osmanlıcılık hevesi, dış dünya ile , özellikle ABD ile olan ilişkilerini soldurdu, “değerli yalnızlığa” gömdü. “Kürt rüzgârı”da ters döndü, fırtınası oldu…
Ve ekonomi…
Türkiye’nin önümüzdeki geleceğini belirleyecek ana alan, ekonomidir. Öyle bir kavşağa geldik ki, Türkiye’nin en az gelecek 10 yılına etki edecek ana değişken, ağırlıkla ekonomik iklim olacak. AKP’nin 12 yıl hükümet etmesi ve tırmanmasında , seçmen oranını yüzde 30’lardan yüzde 40’lara tırmandırmasında yardımcı olan cömert ekonomi rüzgârları, 2012’den bu yana artan ölçüde ters esiyor. Durgunluk-daralma sonucu yaşanan yoksullaşmanın, işsizliğin seçmen tepkisine dönmesi, sandığa yansıması hemen olmuyor; AKP’nin 2014 yerel seçimler ve CB seçimlerinde oy kaybı yaşamaması, iş-aş, istikrar derdiyle oy veren seçmenin “bekle-gör” tutumuyla açıklanabilir. Bu bekle-gör avansı 7 Haziran’da tükenecektir. Artacak işsizlik ve geçim dertleriyle yeni arayışlar ve yeni oy dağılımları, özellikle bu seçimden sonra Türkiye için yaşamsal önem taşıyacaktır. Sadece çalışan ve çalışamayan alt sınıf için değil, AKP ile iyi-kötü tutunmuş orta-iri sermaye için de AKP ile ayakta kalmanın şartları iyice zayıflamakta ve yeni kararların eşiğine gelinmektedir.
***
Hoş bulduk!..Hafta sonu dışında, her gün bu sayfadayım.