Türkiye’de ailelerin bütçelerinde mutfağın yeri ortalama beşte birlik paya sahip. Bu, alt gelir gruplarında bütçenin üçte birine kadar çıkabiliyor. O nedenle gıda fiyatları, gıdaya erişim kamuoyunda en öncelikli konuların başında. Tüketici enflasyonunun yüzde 16-17 bandında dolaştığı ve yıl sonuna doğru yüzde 20’ye çıkma ihtimalinin yüksek olduğu koşullarda gıda enflasyonu da en çok şikâyet edilen konuların başında ve olmaya devam edecek. Çünkü tarımsal üretimde, yaşanan kuraklığın da etkisiyle önemli bir düşüş bekleniyor. Daha da kötüsü, üretim düşüşü ithalata bağımlılığı da artıracak ve yükselen döviz kurları da gıda fiyatlarını yukarı çekecek.

Tarımsal politikaların başarısızlığının yanında iklim değişimi, tarım üretimini her yıl giderek daha fazla etkiliyor. Ortalama yağışlar mevsim normallerinden dörtte bir oranda azaldı. Türkiye’de gıda tüketiminde önemli bir yeri olan tahıl üretiminde yüzde 4-5 dolayında düşüş tahmini yapıldı.

Bir stratejik ürün olan ve tüketimi en yüksek buğdayda son yılların en önemli üretim kaybı bekleniyor. Tarımsal üretim kayıpları, ithalatla telafi edilmeye çalışılsa da dünya emtia fiyatlarındaki artış ve döviz fiyatlarının hızlı yükselişi nedeniyle gıda fiyatları daha da yukarı çıkacak. Türkiye’nin hem enflasyonla mücadele hem de gıda güvenliği açısından tarım üretimini rastgele politikalarla değil, planlayarak yönetmesi gerekiyor.

Değişen ve artan kuraklık koşullarını dikkate alan bir üretim ve tüketim formatının inşası zorunlu. Bunu yaparken su kaynaklarından yararlanmanın planlanması ve tasarruflu kullanılması gerek.

Written by Mustafa Sönmez