Sürpriz değil. Tokyo 60’a 36 oyla ipi göğüsledi. Japonlara hayırlı olsun, Türkiye’ye ve İstanbul’a da büyük geçmiş olsun!..Gerçekten derin bir ohhh!..çekmelisiniz. Bu bir tuzaktı. Kifayetsiz rant muhterisi AKP rejimi ve rantçı yandaşları pek üzüldüler. Kaçan balığa çok üzülüyorlar ve saldırıyorlar. Özellikle Yeni Şafak, Akşam, sonucu “Gezi lobisi”ne bağlayarak hedef gösteriyorlar. Keskin sirke küpüne zarar…

GEÇMİŞ OLSUN

Gerçekten geçmiş olsun demeliyiz. Bunun AKP’nin iktidarda olması ile ilgisi yok. İktidarda CHP, hatta sosyalist bir parti de olsa olimpiyatların İstanbul’da yapılmasını istemek, bugünün Türkiye ve İstanbul şartları için halka iyilik getirmez, olsa olsa bir avuç azınlığın kasalarını doldurmasına yarardı. Bugüne kadar, 30, 31 Temmuz ve  20 Ağustos’ta bu köşede olimpiyatların neden getireceğinden çok daha fazlasını götüreceğine ilişkin yeterince söz ettim. 16 Ağustos’ta da Cihan Baysal ile Açık Radyo’da konuyu uzun uzadıya konuştuk(*).

AKP’nin Bakanı Suat Kılıç, twitter hesabından “kına stokları tükenmiş” gibi devlet adamlığına hiç yakışmayan ifadeler kullanmış. Bu kuyruk acısı kolay kolay geçmez. Ama bunu bir şişik ego meselesi haline getiren yine kendileridir. Biraz soğukkanlı düşünseler sonunda Yeni Akit’in geldiği yere gelirlerdi.Ne yazmış Akitçiler biliyor musunuz; “İstanbul 30 milyar dolarlık yükten kurtuldu”..Bunu, aklıselim diye de , “Kedi uzanamadığı ciğere pis der” diye de yorumlayabilirsiniz, tabii.

Bayramlık ağzını henüz açmayan Egemen Bağış, sonucu önceden sezmiş olmalı ki, Gezi direnişçilerini daha 10 gün önce kaybetmenin müsebbibi olarak ilan etmişti. Oysa akıl, sağduyu, hesap kitabı gerektirirdi. Bir kere İstanbul’un ve Türkiye’nin gerçekleri karşısında “olimpiyat” diye tepinmek, tam da “ayranı yok içmeye…” deyişine uyuyordu. Olimpiyat es kaza İstanbul’a verilseydi üç büyük kazık yerdi Türkiye ve İstanbul. Belini de kolay doğrultamazdı. 2004 Atina olimpiyatları kazığını yiyen Yunanistan’dan da mı ders almazsınız eyy gafiller!… Anlayacaklarından değil, kayıtlara geçsin diye ne kazıklardan kurtulduk, tekrarlayalım.

1- VERGİ KAZIĞI

Devletin  20-25 milyar dolarlık kamu yatırımı harcaması demek olan olimpiyat yatırımcılığı, kül olmuş milyarlar demek aslında. Halen Türkiye’nin başlamış ve süren  kamu yatırım stoku 190 milyar dolar ve bunun ancak yüzde 45’e yakını tamamlanmış. Eldeki kamu yatırımlarını bitirmek için 104 milyar dolara ihtiyacı var. Türkiye, bırakın yeni büyük yatırımları, eldekini tamamlamak için en az 6-7 yıl ortalama 15 milyar doları bulmak zorunda. Hele ki Mayıs’tan bu yana sermayenin kaçışı ile kaynak bulmanın daha da maliyetli bir döneme geçtiğimizi düşünürseniz, bedel giderek ağırlaşıyor…. Olimpiyatlara soyunmak demek, kamuya 20-25 milyar dolar  daha kaynak için ortalığa düşmek ve ağır faizine razı olmak demek olacaktı. Faiz kimden çıkacaktı? Tabi ki halktan alınan vergilerden. Vergi yetmezse kamu varlığı satılacaktı. Aynı şey. Buna karşılık olimpiyattan turizm geliri, tanıtım fırsatı vs. bu faturanın hiçbir yerde üstüne çıkmıyor, İstanbul’da da çıkmayacaktı. Ama AKP ve yandaşlarının bunlar umurunda değil. Olimpiyattan “yırtmak”, bir avuç AKP zenginine gidecek  yeni vergilerden, borçtan,özelleştirmeye mecburiyetten yırtmaktır, bu biline…

2- İSTANBUL’A KAZIK

Olimpiyat yatırımlarını tam da İstanbul’un akciğerlerine, Kuzey ormanlarının olduğu bölgeye yapmayı planlıyorlardı…Üçüncü köprü, üçüncü havaalanı, iki yeni kent ve kanal İstanbul ucubesine, olimpiyat yatırımları bahane edilecekti. Bunu yapacak aktör de TOKİ idi. Bu rantperest zihniyet, İstanbul’da olası bir deprem sonrasında sahra hastanesi ve sığınılacak bölge olarak kullanılacak alanları plan tadilatıyla AVM ve konut lejantı olarak değiştiriyor kaş göz arasında. Depremde kullanılacak acil ulaşım yolları da İspark’a, otopark olarak kiraya veriliyor. Bu zihniyet,İstanbul’u “depremini bekleyen şehir” olarak görmeyi sevmiyor. Yapılacak şeyleri hep halının altına süpürüyor. Deprem için köprü,viyadük vb. güçlendirme işlerini,  hava atacak, oy toplayacak  işler olmadığı için umursamıyor, tevekküle bırakıyor . İstanbul’da ,Güneydoğu’dan farksız okullar, 60-70 kişilik sınıflar var. Okul ihtiyacı dururken, hastane, sağlık elemanı ihtiyacı dururken olimpiyat sıtması yaşadı Egemen Bağış gibiler. Olimpiyat’tan “yırtmak” İstanbul’un daha fazla tahribatından kurtulmak demektir aslında.

3- ANADOLU’YA KAZIK

Olimpiyat için İstanbul’un seçilmesi, muazzam bölgesel eşitsizliğe sahip Türkiye’deki uçurumu İstanbul lehine daha da büyütecek, Anadolu’yu iyice çölleştirecekti. Olimpiyat yatırımları için , başka bir kent. mesela Van, mesela Sivas ve çevresi, Samsun-Ordu, hatta İzmir  düşünülseydi başımız ağrımazdı. Geri dönüşü, harcananın çok altında kalan olimpiyat yatırımlarından hiç olmasa bir süre için o bölgeye bir yararı olacağını düşünerek teselli bulurduk. Ama öyle değil. Yatırımlar zaten Türkiye’nin her tür nimetinin en az yüzde 35-40’ını tek başına alan İstanbul’a yapılacaktı. Bu, İstanbul’a daha da büyük bir yük bindirirken Anadolu kentlerini kurutmanın yeni bir vesilesi olacaktı; bölgesel uçurumu daha da derinleştirecekti.

Eyy AKP’liler!.. Doğrudur; İstanbul’un olimpiyat delegelerinden yeterli oyu alamamasında  Gezi direnişinde kullandığınız polis şiddetinin, zulmün etkisi vardır. Bu ayıbı, gittiğiniz her yerde , her toplantıda olduğu gibi orada da önünüze koydular, 5 gencin katlinin hesabı soruldu ve hep sorulacak. Bundan kaçamazsınız.

 (*)Dinlemek için: http://www.acikradyo.com.tr/default.aspx?_mv=a&aid=32020

Written by Mustafa Sönmez