Mustafa Sönmez

05.04.2010, Çarşamba
1 Mayıs’ın Taksim Meydanında kutlanması, AKP iktidarının bir lütfu muydu, sendikaların mücadelesinin bir sonucu mu ? 1 Mayıs görkemle kutlandı, çalışanların özgüveni arttı ama hala meydan tartışması yapılıyor. Meydan elbette ki dişe diş mücadele ile kazanıldı. AKP’nin biber gazıyla meydanı savunduğu nasıl unutulur? 32 yıl sonra o meydanda kızıl bayrakların dalgalanması bir mücadelenin ürünüdür. Tamam, nokta.

Sendikaların asli işlevi emeğin ekonomik-demokratik mücadelesi olduğuna göre, gelelim ücretler meselesine. Bu sütunda birkaç kez yazdım; 2008-2009 ücret verileri tarihin yüz karasıdır. Tarihte ilk kez, bırakın reel ücretleri, nominal ücretler geriletilmiştir. Bunu birkaç yazımda göstergelerle sergiledim. Hadi ben münafık iflah olmaz bir müzmin muhalifim, beni bırakın, bakın Devlet Planlama Teşkilatı(DPT), hesabı kitabı farklı mı yapmış: DPT’nin web sitesinden ulaşabileceğiniz “Temel Ekonomik ve Sosyal Göstergeler:Mart-Nisan 2010” veri setinin 9.Bölüm 3.tablosu Toplam Sanayide Birim ücret Endeksi başlığını taşıyor. DPT, o tablo da, küresel krizin Türkiye’yi etkisi altına aldığı 2008 son çeyreğinden 2009 sonuna kadar nominal ücretlerin yüzde 13’e yakın gerilediğini, bunun üstüne yüzde 6’ya yaklaşan enflasyonun da götürdükleri eklenince yüzde 18’e yakın reel gelir kaybının yaşandığını ortaya koyuyor.

Kaynak:DPT,Temel Ekonomik ve Sosyal Göstergeler,9.Bölüm Tablo 3

Bu tarihi bir yoksullaşmadır. Bu, alım gücünün, 15 ayda neredeyse beşte bir oranında gerilemesi demektir ki, tarihte böyle bir bozgun, böyle bir yoksullaşma konjonktürü yoktur!…

Sanayi ücretlerindeki gerileme, bankacılık dışında, hizmet sektörü için de sözkonusudur.

Bir şey daha: Burada kullanılan TÜFE’nin çalışanlar açısından daha yüksek seyrettiği, özellikle mutfak harcamalardaki enflasyonun yüzde 20’leri aştığı anımsandığında sanayi ücret reel kayıplarının rahatlıkla yüzde 20’nin üstüne çıktığını söylemek mümkündür. Bu yüksek enflasyon sonucu , hedef enflasyonla belirlenen memur maaşları da reel olarak gerilemiştir.

***

Peki ne yapılacaktır ? Bu gelir kaybı nereden telafi edilecektir: Yapılacak şey bellidir: 1 Mayıs alanının dolduran sendikalar, meslek kuruluşları, emek yanlısı tüm örgütler, partiler,dernekler güçbirliği yapacak ve hükümetten bu reel gelir kaybının vergi indirimleri ile telafisini isteyecek. Ücretten kesilen vergiden en az 5 puan indirim istenerek bu kaybın telafisi biraz olsun sağlanabilir. Hükümet bunun kaynak, bütçe açığına yol açacağını söylerse de, “açığı, vergi ödemeyenlerden, krizi fırsat bilip 2008 ücretlerimizi bile bize çok görenlerden çıkar, onların vergilerini yükselt” , denilmelidir. Evet, bankaların, şirketlerin kurumlar vergisi, varlıklı sınıfın servet vergileri artırılarak ,rant gelirleri vergilendirilerek adalet yolu bulunabilir. Kaçak vergiler, vergiden kaçınmalar önlenerek kaynak yaratılıp çalışanların kayıpları biraz olsun telafi edilebilir. Varlıklı sınıfın tükettiği lüks maddelere ek zam getirilerek bu kaynak yaratılabilir.

28 Mayıs, bir eylem günü olarak kararlaştırılmıştı konfederasyonlar tarafından. Bu günün içinin anlamlı taleplerle doldurulması gerekir. Bunun da ilk sırasına ücretin uğratıldığı bozgunu telafi için vergi indirimi talebi konulmalıdır.

İşte somut bir talep, somut bir mücadele maddesi.

Taksim’i geri aldık, ücret kayıplarını da geri alalım…

Written by Mustafa Sönmez