Mustafa Sönmez

Sivil havacılık, küresel kapitalizmin yükselen sektörlerinden. Krizlere, bölgesel savaşlara, bölgesel bulaşıcı hastalık risklerine , “terör korkusu”na rağmen “dünya köyü”nün yolcuları eksilmiyor, hızla artıyor.  Global havacılığın üst örgütü IATA verilerine göre, 5 milyara yaklaştı dünyada yıllık hava trafiği. Havaalanı sayısı 14 bin dolayında.  Bunlardan, 836’sı uluslararası nitelikli havaalanı. Dünyada tüm bu havaalanlarını bir günde kullanan yolcu sayısı 13,2 milyon; yıllık yolcu trafiği ise 4,8 milyar civarında. Ya bizde?

Bizde sektörün gelişimi baş döndürücü.  AKP iktidarının doludizgin libere edip özelleştirdiği, teşvik ettiği sektör, yılda ortalama yüzde 15 dolayında büyüyor. Daha 2007 yılında 70 milyon olan yolcu trafiği, izleyen yıllarda her yıla önce 10, sonra 15 milyon yolcu ekleyerek 2010’u 102 milyon yolcu ile kapadı.

Bu yılın ilk 8 ayında uçak yolcusu 78 milyonu aştı, yılın tamamında 110 milyona yaklaşabilir. Bu yolcu trafiğinin yarısı iç hat, yarısı dış hat yolcusu. 2002 yılında iç hat yolcu oranı yüzde 25 iken bugün yüzde 50’ye yaklaşıyor. Artık, pek “havalıyız…”

Kaynak:DHMİ veri tabanı

AKP iktidarı, bir yandan hava alanı sayısını artırarak  bir yandan da sivil havacılığa vergi, yakıt gibi kalemlerde kolaylıklar sağlayarak, sektöre destek verdi. Serbestleşme ve özelleşme ile yer hizmetleri geliştirildi. DHMİ  bünyesindeki hava alanlarından; Atatürk, Esenboğa ve Antalya

Hava limanlarında iç ve dış hat terminalleri, Adnan Menderes ve Dalaman

Hava limanlarında ise dış hat terminalleri özel sektör tarafından işletiliyor. Kamu- Özel İşbirliği modeli ile işletilen alanların toplam yolcu trafiği içindeki payı iç hatlarda yüzde 58, dış hatlarda ise yüzde 93’ü buluyor.

Öte yandan dış borçlanma ile hem THY, hem özel firmalar filolarını büyüttükçe büyüttüler. Bugün sayıları 306’yı bulan uçakların 148’i THY’nin , 158’i özel firmaların. Dış kaynakla büyümenin, kur artışları ile firmalara ne tür sürprizler yapacağı bilinmez, ama sadece THY’nin önemli dış borç kullanıcısı olduğunu ve kur artışlarından ciddi kar düşüşleri yaşayabileceğini biliyoruz.

***

Hava meydanlarının trafiği, ülkenin bölgesel dengesizliğini de yansıtıyor aynı zamanda. 2011’in ilk 8 ayında gerçekleşen 78 milyonluk yolcu trafiğinde bütün yolların İstanbul’a çıktığını görebiliyoruz. İstanbul Atatürk yüzde 30’u, Sabiha Gökçen de yüzde 11’i aşan paylarıyla hava trafiğinde yüzde 42 dolayında  söz sahibiler. Yani İstanbul’a uçuluyor, İstanbul’dan uçuluyor!…

İkinci kutup, Antalya. Trafikte yüzde 22 pay sahibi olan Antalya’ya gelip gidenlerin  yüzde 82’si dış hat yolcusu. İzmir ve Ankara, yüzde 7’şer payla başa baş giderken Ankara Esenboğa, bekleneceği gibi iç hat ağırlıklı. Turizm merkezlerine ulaştıran Dalaman ile Milas-Bodrum ise  yolcu trafiğinden toplam yüzde 6,5 pay alıyorlar.

Turizm, dolayısıyla dış hat  iddiası taşımayan hava meydanları arasında en hızlı yükselenin Diyarbakır olması bir başka ilginç boyut. Diyarbakır’ın  uçak yolcusu trafiği ilk 8 ayda yüzde 22,5 artarak 1 milyon 105 bini buldu. Bu sonuçla Diyarbakır, yüzde 1,5 payla ilk 10’a girdi. Buna rağmen, Diyarbakır’ın nasıl yetersiz bir alana ve terminale sahip olduğunu, adeta üvey evlat muamelesi gördüğünü,  her ziyaretçi yakından bilir.  Diyarbakır’dan esirgenerek Ş.Urfa’ya yapılan GAP hava alanının yolcu trafiği ise Diyarbakır’ınkinin yüzde 15’inden ibaret !…

Written by Mustafa Sönmez