Temmuz enflasyonu, iki haneli yıllık enflasyona göz kırptı. Sonbahar ile birlikte bakalım fiyatlar ne olur, ama yıllık yüzde 10’u bulursa şaşmayalım. Zaten şimdiden yüzde 8,9…AKP iktidarı hedefleri 5,5,5 diye hayal ediyordu. Büyüme 5,enflasyon 5, cari açık/milli gelir 5. Hiç birinin tutması mümkün değil. Sırayla 2,10,6 diye gerçekleşirse öpüp başlarına koysunlar…

İki haneli enflasyon göz kırparken mutfak enflasyonu yani gıda enflasyonu şimdiden yüzde 12’yi aştı bile.

GEÇİM DERDİ

Kim ne derse desin, evlerde, kahvelerde geçimden öte bir şey konuşulmuyor. Çünkü nüfusun önemli bir kısmı çok düşük bütçelerle mutfağını çevirmeye, barınmaya, sağlık, eğitim, ulaştırma ve diğer harcamalarını karşılamaya çalışıyor. Karşılayamayınca da borçlanmaya gidiyor. Şimdiden 300 milyar TL’ye ramak kaldı bankalara hanehalkı borcu.

Kaynak: Kalkınma Bakanlığı veri tabanı

Ülkede 3 milyona yakın işsiz, bir o kadar da kayıtlı olmayan işsiz var. Bu yaklaşık 5- 6 milyon çalışabilecek nüfusun hiç gelirinin olmaması demek. 12 milyon dolayında ev kadını var. Bunların da hiç geliri yok. Bu, en az 17 milyon işgücü olabilecek nüfusun işgücü dışında ve “sıfır” gelirinin olması demek. Ya işi, emekli maaşı olanlar ne kazanıyor ki? Burada da inanılmaz düşük gelirlerle yaşam mücadelesi var.

MEMURLAR VE İŞÇİLER

Eski DPT’nin yerine kurulan Kalkınma Bakanlığı, kamu işçilerinin ortalama aylığını 2 bin 700 TL’ye yakın olarak hesaplamış. SGK kayıtlarına göre 750 bine yakın kamu işçisi var. Bunların çoğu, elde avuçta kalan sendikalarda örgütlü durdukları için maaşları da göreli iyi. Kamu işçisi görünenlerde eğitim 210 bin ile en öndeki sektör ama kamu çalışanı eğitimciler, “SGK’lı” olsalar da pek sendikal haklardan yararlanamıyorlar. Kamu işçileri içinde  Karayolları, DSİ gibi kuruluşlarda çalışanlar göreli iyi ücret alıyorlar, o kadar.

Kalkınma Bakanlığı, ortalama memur maaşını Temmuz  2013 için 2.036 lira hesaplamış. En düşük memur maaşı da 1.725 TL. En düşük ile ortalama arasında 300 TL kadar bir fark olması, 2.6 milyon memurun çoğunun asgari  maaştan çalışıyor olması demek aslında.

Asgari demişken, asgari ücreti hatırlatmak yerinde olur: net 804 TL . Bu kadarından bile devlet, 170 TL kadar işverenden, 320 TL işçiden toplam 500 TL’ye yakın kesiyor. Türkiye’de 16 milyon kadar ücretli bulunuyor. Bunların 2,6 milyonu memur statüsünde. Kalanların önemli bir kısmı asgari ücretli. Dolayısıyla, çalışanların  eline geçen  aylık maaş 1000 TL’yi bulmuyor bile.  

EMEKLİLER

Emeklinin eline ne geçiyor? Emekliler içinde durumu görece iyi olan memur emeklisi. Sayıları 2 milyona yaklaşan memur emeklileri ayda ortalama 1400 TL dolayında alıyorlar.  İşçi emeklilerinin sayısı ise 6 milyon dolayında ve onların ortalama aylıkları 970 TL dolayında.  Böylece memur emeklisi ile işçi emeklisinin ortalama maaşı arasında neredeyse ayda 500 TL fark var. Bağkur emeklilerinin sayısı ise 2 milyon dolayında ve onların da aylıkları 1010 TL.

SGK’nın eline bakan özürlülere ödenen aylık ayda 375 TL’yi bulmazken 65 yaş üstü muhtaçlara ayda ödenen para  da 125 TL’den ibaret. Öğrencinin kredisi de 280’TL’cik…

Şu sıralarda memur sendikaları ile Hükümet arasında toplu sözleşme görüşmeleri sürdürülüyor. 2 milyon 650 bin memurla, 1 milyon 900 bin memur emeklisinin  2014-2015 yıllarına ilişkin mali ve sosyal haklarını belirlemek üzere yürütülen görüşmelerde Memur-Sen yüzde 6+6 zam talep ederken,  Hükümetin önerisi yüzde 3+3 zam. Bu görüşmelerin uzlaşmazlık halinde bir yaptırımı, yani grev gibi ikna yeteneği yok. Çünkü memurlar böyle bir haktan mahrum bırakılmış durumda.

GEÇİM SINIRI

Sağdan da baksanız soldan da baksanız, 16 milyona yakın ücretlinin, 10 milyona yakın emeklinin aylık geliri taş çatlasa 1000-1500 TL dolayında. Peki bu parayla geçinilir mi? Türk-İş, 4 kişilik bir ailenin  gıda harcaması tutarını 1000 TL dolayında açıkladı. Mutfak harcamasına  giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamalar eklendiğinde tutar 3.300TL’yi buluyor. Bir haneye bu para giriyorsa ucu ucuna harcamaya yetiyordur, girmiyorsa borçlanma tek çare. Ona gücü yetmeyenin ise vay haline…

 

Written by Mustafa Sönmez