Kürt Düğümü: Kim Çözer, Kim Çözemez (1)
PKK ile AKP rejimi arasındaki “diyalog” arayışları için CHP’den sosyalist sola kadar uzanan yelpazede memnuniyetten…
Yunanistan’da, IMF-AB-Avrupa Merkez Bankası(AMB) troykası etrafında kenetlenmiş egemen sınıf bloku, 6 Mayıs seçimlerinde esaslı bir darbe yedi. Merkez partileri Yeni Demokrasi ile PASOK’un toplumsal tabanı çöktü ve 2009’da yüzde 80 olan oy toplamları, bu seçimde yüzde 30’a düştü. Bu, müthiş bir çöküş, Yunanistan özelinde neoliberal politikalara indirilmiş okkalı bir şamar… Ve buradan çıkacak sonuç, bundan sonra Yunanistan’da aynı tonda, renkte ekonomi politikalara Yunanistan seçmeni geçit vermeyecek. Yani, 356 milyar Avro’ya ulaşmış kamu borç yükünü (milli gelirin yüzde 165’i !..) , milli gelirin yüzde 9’unu aşmış bütçe açığını (Türkiye’ninki yüzde 1,5) aşağılara çekmek üzere kemer sıkma programları için Yunanistan halkından onay almak neredeyse imkansız.
Kaynak: Eurostat ve IMF veri tabanı
Yunanistan halkı, bugüne kadar katlandıkları yüzde 23’ü aşan işsizliğe artık katlanmak istemiyor, nüfusun yüzde 25’ine yakının yoksulluk sınırının altına düştüğü koşulları yeniden yaşamak istemiyor. Sağlıktan eğitime, kültürden adalete sosyal kazanımlara indirilmiş devlet tırpanlarını istemiyor. Özelleştirmeleri istemiyor. Bunları istemediklerini, merkez partileri çökerterek ve Syriza isimli sol bloku yüzde 17 oyla ikinci parti durumuna getirerek ifade ettiler.
Syriza, Avrupa komünizmini savunan Synaspismos etrafında, devrimci solun kimi unsurlarını da içeren bir koalisyon. Syriza sözcüsü Tsipras, seçimler öncesinde bir “sol hükümet” alternatifini ortaya koydu ve PASOK’tan sola doğru kopan, neoliberal programdan muzdarip kitleler nezdinde etkili oldu. ..
Syriza, neoliberalizme karşı ne öneriyor? Nasıl bir kriz-karşıtı program, nasıl bir yeniden büyüme, kitlelerin iş-aş beklentilerine cevap verecek program önerecek Syriza? Syriza’nın kriz karşısında bütünlüklü bir programı olduğunu söylemek güç. Borçların silinmesi, bankaların kamulaştırılması, Avro ile devam edip etmemek gibi meselelerde kafası bir hayli karışık. 356 milyar avroluk kamu borçlarının iptali ve tek taraflı ödenmemesi talebi de net değil.
Yüzde 20’ye yakın oyun baraj altında kaldığı (yüzde 3 baraja rağmen) Yunanistan’da 7 partiye dağılan oylar, ortaya bir koalisyon hükümeti çıkaramıyor. Görünen o ki, Haziran’da yeniden seçim var. İki turlu bir seçime benzedi bu. Beklenen, ikinci seçimde, PASOK’un biraz daha eriyip oyların Syriza’da toplanması ve birinci parti olması halinde 300 sandalyeden 50’sinin daha baştan Syriza’ya geçmesi. “PASOK’un solundaki ” Dimar’a giden oyların yine Syriza’da toplanması da muhtemel. Bu durum, Haziran’da sol bloku birinci parti ve daha etkili bir iktidar adayı durumuna getirecek gibi görünüyor. Peki sonra? Sonrası herhalde iktidar olduktan sonra anlaşılacak…
***
Yunanistan, neoliberalizm karşıtlarından yana seçimini yaparken daha hükümet kurulup icraatlara geçilmeden, çıkan sonuç , bütün Avrupa’yı dalgalandırmaya yetti. Avro alanında yüzde 2 büyüklüğü olmasına karşın Yunanistan’da seçmenin tercihleriydi, korkutucu olan. Kemer sıkma programına tepki, neoliberalizme hayır diyenleri iktidara taşıyacağa benziyordu. Benzer kaderi Avrupa’nın üçüncü büyüğü İtalya ve beşinci büyüğü İspanya yaşayacak olursa, neler olacak? Dahası, Fransa’da sosyalist başkan Hollande ile birlikte kemer sıkma programlarına devam, ne kadar mümkün olacak?
Önümüzdeki günlerde gözler daha çok İspanya üstünde olacağa benzer. Büyük bankalarından birini devletleştirerek krizi hafifletmeye çalışan İspanya’da kemer sıkma ile kamu maliyesinin performansı düzeltilmeye çalışılırken alınacak daha çok yol var. İspanya’da kamu borç stoku milli gelirin yüzde 70’inin altına düşürülmüş olmakla beraber bütçe açıkları hala milli gelirin yüzde 9’una yakın. Bu da, kemer sıkmaya devam demek. Ancak, her 4 kişiden birinin işsiz olduğu İspanya’da büyümenin yüzde 1’in altında sürünmesi, kitlelerin tahammül gücünü iyice azaltıyor ve bu memnuniyetsizliğin de önemli politik sonuçları olacağına işaret ediyor.